BİLİMSEL SANAT/ SANATSAL BİLİM

Author:

Year-Number: 2012-5 Issue 1
Yayımlanma Tarihi: null
Language : null
Konu : -
Number of pages: 193-203
Mendeley EndNote Alıntı Yap

Abstract

This study which was shaped upon critique of current culture theories, that aims to illustrate full interdependence between science and arts within a structure of circular concept of “one in two and two in one” (Yin-Yang). Although, sciences and arts were described as independent from each other in terms of their structure and theory, in traditional culture notions, both these structures do exist among each other either directly or indirectly. Because, the sciences and arts, by illustrating a strong interaction in terms of process of action, in order to yield a saturated and holistic output to form each others’ foundations, they appear to be phenomenons which complement each other. So, as well as both these homologous phenomenon illustrating a helical character in terms of “artistic dimension of the knowledge” and “scientific dimension of the arts” they also illustrate adverse features by being completely independent fields from each other which then ultimately display catalyst to a complimentary structure to foster each other. Based on the mentioned attribution, this study; directs attentions by questioning privileged domination of science over the reality and objectivity which should not be assumed independent of the meticulous, creative, observant, perplex criterions and spectrum of the arts. In parallels with this idea, in this study, art has been questioned within its autonomous structure and as well as this, its structure which based on immune and sublimate thoughts also has been questioned. At the point of destination, spiral characteristics between science which can be defined as an “immanent fact” and arts as “transcendent” has been endeavoured to illustrate art’s highly interactive and holistic structure.

Keywords

Abstract

Bilim ve sanatın, “iki içinde bir, bir içinde iki” (Yin-Yang) döngüsel yapı oluşumu içerisinde, birbirlerinin tabiatlarına, ağırlıklı olarak tam bağımlı yapılarının ortaya konmak istendiği bu çalışma, mevcut kültür teorilerinin kritiği üzerine şekillenmektedir. Geleneksel kültür teorilerinde, bilim ve sanat çoğunlukla, yapısal ve kuramsal olarak, bağımsız bir şekilde açıklanmaktaysa da, bu iki disiplinin, birbirlerinin doğal yapıları içerisinde önemli ölçüde mevcudiyetleri söz konusudur. Zira eylem süreçleri bakımından güçlü bir etkileşim ortaya koyan bilimsel bilgi ve sanatsal yaratı birbirlerinin temelini oluşturarak doygun ve bütüncül bir sonuç ortaya koymak amacıyla birbirlerini işe koşan iki olgu olarak karşımıza çıkarlar. Bu iki türdeş olgu, “bilginin sanatsal boyutu” ,”sanatın ise bilimsel yönü” bakımından sarmal bir karakter ortaya koymalarının yanısıra, aynı zamanda, birbirlerinden tam bağımız iki zıt yapısal olgu olarak da tepkimeye girerek, birbirlerini besleyen ve tamamlayıcı bir yapı sergilerler Dolayısıyla bu çalışma; bilimin, objektivite ve “doğru” üzerindeki imtiyazlı tahakkümünü sorgulayarak, sanatın yaratıcı, detaycı, gözlemci, ard görüşe sahip, geniş ölçekli değerlendirme ölçütlerinden bağımsız tutulmaması gerektiğine dikkatleri odaklamaktadır. Bu düşünceye paralel olarak bu çalışma aynı zamanda, sanatında kendi kabukları içerisindeki dünyasını sorgulayarak, yüceltilmiş hassasiyetler ve düşünceler üzerine temellenmiş, kutsal, özerk ve dokunulmaz yapısını sorgulamaktadır. Varılan nokta itibarıyla, “içkin” bir olgu olan “bilim” ile aşkın bir olgu olarak niteleyebileceğimiz “sanat”ın sarmal karakterleri vurgulanarak, yüksek etkileşimli bütüncül yapısı ortaya konmaya çalışılmıştır.

Keywords