DİYARBAKIRLI ALİ EMÎRÎ EFENDİ’NİN BAZI KASİDE NESİBLERİNDE ÇİZDİĞİ VEYA KURGULADIĞI ŞAİR PORTRESİNE DAİR

Author:

Year-Number: 2018- 66
Yayımlanma Tarihi: null
Language : null
Konu : Eski Türk Edebiyatı
Number of pages: 133-142
Mendeley EndNote Alıntı Yap

Abstract

Genelde sanatla, özelde edebiyatla devlet arasındaki ilgi dikkate alındığında Osmanlı’nın tarih sahnesinde yer aldığı yaklaşık altı asırlık dönem, aynı zamanda Türk edebiyatının en uzun soluklu devresini oluşturan Osmanlı edebiyatının içinde neşvünema bulduğu bir süreçtir. Söz konusu edebî gelenek döneminde tabii akış gereği, hâkim olunan oldukça geniş bir coğrafyada birçok şair ve müellif yetişmiştir. Sayı itibariyle edebî şahsiyetler ve dolayısıyla ortaya konulan edebî eserler noktasında belirli merkezler bilhassa dikkati çekmişlerdir. Bu bağlamda Diyarbakır, Osmanlı İmparatorluğu döneminde yetiştirdiği yaklaşık iki yüz Divan şairiyle ön plâna çıkan yerlerden biri durumundadır. Diyarbakır ve Osmanlı Edebiyatı/Şiiri denildiğinde bazı şairler veya müellifler öncelikle akla gelmektedir. Bu isimlerden biri de, kitap toplama merakıyla bilinen, kitap koleksiyonunun tamamını bağışlayarak Millet Kütüphanesi’ni kuran, Türk dili, kültürü ve tarihi açısından çok önemli bir eser durumundaki Kaşgarlı Mahmud’un Dîvânü Lugâti’t-Türk’ünü bularak bilim dünyasına tanıtmak gibi çok önemli bir fonksiyonu bulunan Diyarbakır doğumlu Ali Emîrî Efendi’dir. Makalede, yukarıda sıralanan özelliklerinin ve kaleme aldığı çok sayıda eserinin yanında şiirlerini topladığı bir de Divan’ı bulunan Ali Emîrî Efendi’nin bazı kasidelerinin giriş kısımlarında (nesib bölümlerinde) övgüye başlamadan evvel nasıl bir şair portresi çizdiği, daha doğrusu kurguladığı üzerinde durulacaktır. Böylelikle, hayatını kitaplara ve ilme adayan Ali Emîrî Efendi’nin kaside nesibleri bağlamında -her ne kadar şairin yaşadığı asırda bazı kırılmalar olsa da, esasen eserlerin bir kurallar manzumesi dâhilinde kaleme alındığı Osmanlı Edebiyatı’nda/Şiiri’nde- bir sanatkârın iç dünyasına dair ipuçları yakalanmaya çalışılacaktır

Keywords

Abstract

When the relation between the art in general, the literature in private and the state is taken into consideration, the six-century period when the Ottoman State appeared in history is a period in which the Ottoman Literature ,the longest-termed period of Turkish Literature, developed. A lot of poet and author appeared within a ruled wide geography during the period of the lifterary tradition in question. Several centers are especially remarkable in terms of literary personalities in number and accordingly literary works. Within this context, Diyarbakır is a place that have come into prominence with its two hundred Diwan poets that grew in Ottoman period. When Diyarbakır and Ottoman Literature are mentioned, some poets or authors come to mind firstly. One of these names is Ali Emiri Efendi of Diyarbakır, who is known with his interest in collecting books, donated his complete collection of books and founded Millet Library, found and introduced Mahmud al-Kasgari’s Diwan Lughat al-Turk (Compendium of Languages of the Turks), a significant book in terms of Turkish language culture and history, to science world. Besides beforementioned features and a lot of books, Ali Emiri Efendi had a Diwan in which he collected his poems. In our paper, we will emphasize what type of a poet’s portrait Ali Emiri Efendi fictionalized before starting the compliment in the opening sections (nasibs) of some qasidas. So, within the context of qasida nasibs of Ali Emiri Efendi, who devoted his life to books and science, we will try to find clues about the inner world of an artist in Ottoman Literature in which the books were written within the rules much as some breakings appeared in the century when the poet lived.

Keywords