Mitoloji eski insanın eğitim sistemi olarak kabul edilebilir. Doğa ve cemiyetteki olaylar insanı eğiterek onu hayata hazırlayan birer felsefi kanıtlar rolünde meydana çıkar. Bu manada mitoloji gerçekliğin yansıması gibi anlam belli eden mitolojik bilgilere dönüşmüş durumdadır. Demek ki, mitoloji olayları değil, olayların meydana çıkma sebeplerini açıklar, reel dünyanın resmini çizmez ama bu dünyanın simgelerle algılanmasını sağlar. 19. yy’a kadar mitolojiden bahis edildiğinde Batı dünyası yalnız Yunan Mitolojisini kabul etmekteydi. Ancak araştırmalar ilerledikçe bütün dünya halklarının, özellikle Türk halklarının mitolojisi olduğu ortaya çıktı. 20. yy.da mitolojik teorilerin belgelenmesi ve mitoloji sistemlerin öğrenilmesi hız kazandı. Bu gelişme dünya bilim çevrelerinde de mitolojinin öğrenilmesini yaygın hale getirdi. Mitler, tarih öncesi dönemlerde oluştuğu için onların izlerini bulmak, aslına ulaşmak hatta hangi millete ait olduğunu belirlemek araştırıcılar için oldukça zordur. Mitlerin en belirleyici özelliği, inançla ilgili olmasıdır. Belki de bu yönü mitlerin yok olmamasını, günümüze kadar taşınmasını sağlamıştır. Mitolojide tabiat kültleriyle ilgili inançların araştırılması karmaşık bir konudur. Konunun karmaşıklığı her nesneden önce soruna değişik yönden yaklaşım olanaklarıyla belirlenir. Tabiat mitolojik düşüncenin konusunu ve içeriğini oluşturur. Türk mitolojisindeki tabiat kültleri ile ilgili çok değişik inanç biçimleriyle karşılaşmaktayız. Ayrıca tabiat kültlerinin incelenmesi alanında çeşitli yöntemler kullanılmaktadır. Sosyal bilimler alanındaki ekol ve akımlarda değişik yöntemlerin uygulanması mitolojik araştırmalarda da değişik konseptlerin ortaya çıkmasına neden olmuş, tabiat kültlerinin incelenmesi alanında teorik ve pratik açıdan zengin metodolojik deneyim kazandırmıştır. Bu zenginlik ve karmaşıklık bir taraftan konuyu zorlaştırırken diğer taraftan da kolaylaştırmıştır. Başka bir ifadeyle soruna yaklaşımda seçim olanaklarının fazlalığı araştırmacıya yöntem seçiminde zorluk çıkarırken bilimsel hareket olanağı da sunmuştur. Bu da sonuç itibariyle konunun ayrıntılı çözümüne olanak sağlamıştır.
Mythology can be regarded as the education system of the ancient human. Each event within the nature and community emerges as philosophical evidences that educate humans and prepare them to life. In this sense, mythology transformed into mythological information that stand for the reflection of reality. Therefore, mythology explains not the events, but the reasons of their occurrences, or in other words, does not depict the real world but makes it perceivable through symbols. Until the 19th Century, the Western World only acknowledged Greek Mythology when mythology was in question. However, as the researches progressed, it was set forth that all nations of the world and particularly Turkish nations have their own mythologies. In the 20th Century documentation of mythological theories and absorption of mythological systems gathered speed. These developments made the absorption of mythology also common in the circles of science around the world. In mythology, researching the beliefs pertaining to the cults of nature is a complex topic. Complexity of the topic is determined by the possibilities of approaching the problem from different aspects before each object. Nature constitutes the subject and context of mythological thinking. There are several different forms of beliefs related with the nature cults within the Turkish mythology. Also, there are several methods employed in examining the cults of nature. Utilization of different methods in the schools and movements within the area of social sciences paved the way for the emergence of various concepts also in researches on mythology, and brought in a rich methodological experience in both theoretical and practical terms in examining cults of nature. While this complexity and richness complicated the topic, on the other hand it also made it easy. In other words, while the plentitude of the possibilities in approaching the matter introduce difficulties to the researcher in selecting the method, it also provided the researcher with the opportunity to implement scientific conduct. This, in consequence, enabled the in-detail solution of the topic.