Din çağlar boyunca sosyal düzenin önemli bir yansıması olarak kabul edilmiştir. Akla ilk gelen sosyal olgulardan biri olarak, din ve dinsel törenler, inançlarında yer alan beslenme kurallarını uygulamayı tercih etmiş kişilerde oldukça büyük bir etkiye sahip olmaktadır. Bahsi geçen dini yeme kurallarının yapısı ve bu kuralların günlük yaşamda uygulanışı tüm dinlerde hemen hemen aynı olsa da, damgalanmaları veya adlandırılmarı yönünden bir dinden diğerine farklılık gösterebilir. Uygunluk olarak ifade edilen “temiz” gıda İslamiyet’te helal olarak adlandırılırken, Yahudi kanunlarına göre koşer olarak adlandırılır. Din kavramını kullanarak sosyal bir olgu yaratma çabasına parallel olarak, bu çalışma temel olarak Müslüman nüfusun çoğunlukta olduğu ülkelerden birisi olan Türkiye’de helal gıda dağıtımı ve tüketimi hakkındadır. Dünya çapında koşer gıdanın ve helal gıdanın tüketimi ve sertifikalandırılma süreçlerini kıyaslama sayesinde, çalışma dini gereksinimlerin sanayiye dönüştüğünü ve son yıllarda kurumsallaşmış bir güç haline gelmekte olduğu sonucuna varmayı amaçlar. Sosyoloji kuramları sayesinde, konunun teoriye dayanan kısmı sosyologların fikirleriyle örneklendirilerek açıklanacaktır ve desteklenecektir. Diğer yandan, teorinin Türkiye örneğinde uygulanmış hali gözlemlenen örnekler ile birlikte belirtilecektir. Genel olarak dinin sanayileştirilmesine yoğunlaşıp, örnek olarak helal kavramının işlevini irdeleyeceğim. Sözü edilen konu, Türkiye için yeni bir konudur ve konusu itibari ile de ileriki araştırmalarda, destekleyici bilimsel verilerle sunulabilecek detaylı bir tez olma niteliğine sahiptir.
Religion has been considered as important reflection of social order throughout the ages. As primary social facts, religion and religious rituals have a great impact for those who choose to follow their faiths' dietary restrictions. The structure and the practices of these religious eating rules are almost same in all religions but their labeling or naming it differs from one religion to another. The appropriate ‘clean’ food is named halal in Islam and Kosher in Jewish laws. Parallel to creation of social fact with the concept of religion, this paper is mainly about the distribution and consumption of halal food in Turkey as one of the predominantly Muslim countries. By the help of comparison with kosher food and consumption and certification of halal food world widely, the paper aims to reach the conclusion that religious requirements has turned into industry and became a institutionalized power for the recent decades. With the help of sociology, the theory part of the topic will be discussed by exemplifying from sociologists arguments. And the practice of its theory in Turkish example will be stated with observed instances. Concentrating on the religious industrialization generally, I will talk about the function of halal concept as a sample. This topic is recent for Turkey and has the characteristics of a detailed thesis with more supportive scientific data in further researches.