Küreselleşme ile birlikte çok karmaşık bir hale gelen risk değerlendirmesi, aynı zamanda güvenlik, sağlık, çevre ve ekonomi gibi çok çeşitli alanlarda yapılması gereken bir gereklilik olarak ortaya çıkmaktadır. Mekân, risk değerlendirilmesinde başta gelen unsurlardan olup, risk değerlendirme çalışmalarının küresel ve yerel boyutlar göz önünde bulundurularak yapılması önemlidir. Bu bakış açısının tüm kurum ve kuruluşların daha etkin ve verimli sonuçlara ulaşmalarında fayda sağlayacağı değerlendirilmektedir. Bu kapsamda Rutgers Üniversitesi Kamu Güvenliği Merkezi araştırmacılarınca geliştirilen Mekânsal Risk Modellemesi (MRM), mekânsal risklerin değerlendirilmesinde bilimsel bir yaklaşım olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu çalışmada, çocuklardaki zatürre sebebi ile ülkelerin olumsuz etkilenmeleri problemi MRM çerçevesinde küresel düzeyde çalışılmış ve sonuçta bir model ortaya konulmuştur. Bununla birlikte sadece sağlık alanında değil güvenlik alanında da bu tarz bir yaklaşımın önemi tartışılmıştır. Çalışmada, mekân ile ilişkilendirilebilecek her türlü riskin bir modelleme çerçevesinde çalışılabileceği, toplumu ilgilendiren muhtemel problemlerin belli bir ölçüde önceden tahmin edilebileceği ve buna yönelik gerekli tedbirlerin tespitinde bu tarz bir yaklaşımın gerekli olduğu vurgulanmıştır.
Risk evaluation, which has become more complicated in the globalization process, is a necessity that should be applied to a wide range of fields including security, health, environment, economy, and so on. Geography, which has global and local dimensions, has an important place in risk evaluation. Considering place in risk evaluation will help institutions to get efficient and appropriate results. The Risk Terrain Modeling (RTM), which has been developed by the researchers at Rutgers Center on Public Security, is a scientific approach in place-based risk evaluation. In this study, the problem about the negative effects of childhood pneumonia on countries has been evaluated in line with RTM. The significance of similar approaches in security issues has also been discussed. The author argued in the study that all risks related to terrain can be studied through a modeling, thus the prospective problems may be estimated beforehand and the necessary precautions can be determined through this approach.