Tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapan Anadolu toprakları, Osmanlı Devleti döneminde farklı dil, din ve kültürden kişilerin bir arada yaşadığı bir yer olmuştur. Osmanlı devleti izlediği hoşgörü politikalarıyla azınlıklara çeşitli haklar tanımıştır. Dönemin hukuk anlayışıyla farklı dinlere ait yapıları yıkabilecekken izlenen hoşgörü politikasıyla dini yapıların yapılması veya onarılması sağlanmıştır. Osmanlı Devleti’nin desteğiyle azınlıklar için yapmış tarihi yapıların birçoğu ne yazık ki günümüze ulaşamamıştır. Kullanıcılarının alandan gitmesiyle yapılar zamanla kullanılmaz hale gelmiş ve kaderine terk edilmiştir. Kütahya Rum ve Ermeni azınlıkların yaşamış olduğu kentlerdendir. Kentte Osmanlı Devletinin desteğiyle yapılmış birçok eser olmasına rağmen birçoğu günümüze ulaşamamıştır. Dini özgürlüklerden kente kazandırmış günümüze ulaşamayan Ermeni Kilisesi ve günümüzde harap durumda olan Rum Kilisesi bulunmaktadır. Bu çalışma kapsamında, 1885 yılında hizmete açılıp 1956 yılına kadar kilise olarak hizmet verip daha sonrasında Türk Kızılayı bünyesinde depo olarak kullanılan günümüzde ise kaderine terk edilen Başmelek Rum Kilisesinin malzeme bozulmaları ele alınmaktadır. Yapı üzerindeki izlerin, eski-yeni fotoğrafların karşılaştırılması, benzer yapıların incelenmesiyle yürütülen çalışmada tarihi yapılarda bozulmalara neden olan etkenler ile hasarlar tespit edilmiştir. Bu etkenler, iç ve dış etkenler olarak iki ana başlık altında incelenmiştir. Tarihi yapılarda yapılacak olan koruma-onarım uygulamalarında öncelikli olan durumunun tespit edilmesidir. Makale kapsamında kilisede farklı nedenlerle çeşitli bozulmaların tespiti ile ileriki süreçte yapılmasını ümit ettiğimiz koruma çalışmalarına altlık oluşturabilecek bir çalışma olması hedeflenmiştir.
The Anatolian lands, which hosted many civilizations throughout history, became a place where people of different languages, religions and cultures lived together in the Ottoman Empire period. The tolerance policies followed by the Ottoman state gave various rights to minorities. With the understanding of law, religious structures can be made or repaired with the policy of tolerance followed when the structures belonging to different religions can be washed. Unfortunately, many of the historical buildings that the minorities made with the support of the Ottoman Empire did not reach the present day. With the departure of its users, the buildings have begun to be abandoned. It is the cities where the Greek and Armenian minorities lived in Kütahya. Although there are many artifacts built in the city with the support of the Ottoman State, many of them did not reach the daylight. There are Armenian churches that can not be reached to the daily life where the minorities provided religious freedoms in the city and the Greek church which is in ruins nowadays. Within the scope of this study, material deterioration of the Archangel Church, which had been abandoned to fate in 1885, served as a church until 1956 and later used as a warehouse in the Turkish Red Crescent, is dealt with. A comparison of the traces on the building, the comparison of the old and new photographs, the study conducted with similar structures, the factors causing the deterioration in the historical buildings and the damage were determined. These factors are examined under two main headings as internal and external factors. It is the determination of the priority situation in the protection-repair applications to be carried out in historical buildings. It is aimed to be a study that can form a basis for conservation studies which we hope to carry out in the future with various corruptions in the church.