Osmanlı-Ceneviz ilişkilerindeki en kritik dönemeç İstanbul’un fethi sonrası yaşanmıştır. Daha önce Venedik karşısında Akdeniz limanlarındaki ticari avantajlarını kaybeden Ceneviz, fetih sonrası Karadeniz’deki muazzam ticari periferisini de kaybetmiştir. Osmanlı-Ceneviz diplomatik ilişkileri sınırlı bir düzeyde kalsa da ticari ilişkiler belli bir seviyede devam etmiştir. Ancak bu ilişki, Osmanlı-Venedik ticari ilişkileri ile kıyaslanmayacak ölçüde sönüktür. 18. yüzyılda Ceneviz idaresinin Osmanlı merkezinde daimî ikamet elçiliği kurmak için ısrarcı tutumu belgelere yansımıştır. Ceneviz elçilerinin Osmanlı Devleti içerisindeki faaliyetlerinde inisiyatif alanlarının geniş olduğu ve Osmanlı yönetimi nezdinde yürüttükleri ticari diplomasinin önemsendiği belirgindir. Osmanlı merkezi, ticarette meydana gelecek sorunların çözümünde hızlı ve pratik kararlar almıştır. Merkezden yazılan hükümler ile gümrük görevlilerinin tüccarlara zorluk çıkarmamaları sık sık tembihlenmiştir. İki belgede Cenevizlilere ticari ilişkilere dair ahidnâme imzalandığı ve vergi avantajları sağlayan beratlar verildiği görülmüştür. Cenevizli tüccarların Osmanlı Devleti’ne bir kısım tekstil ürünleri getirirken, Osmanlı Devleti’nden tahıl ürünleri satın aldıkları anlaşılmaktadır. Tahıl alımına Cenevizlilerin büyük önem verdiği ancak bu konuda Osmanlı yönetimi tarafından oldukça keskin sınırlamaların uygulandığı görülür. Osmanlı Devleti 19. yüzyıla kadar gemi yapım tekniğinde en çok Ceneviz mühendisliğinden istifade etmiştir. 16. yüzyıldan itibaren Akdeniz’de büyük devletlerin etkin olmalarıyla birlikte Venedik ve Ceneviz gibi denizci şehir devletleri etkilenmişler, bu ülkelerle müttefiklik ilişkilerine girmişlerdir. Bu gelişmeler çerçevesinde Ceneviz de Fransa etkinlik sahası içine girmiştir. Oldukça fazla sayıda belgede Cenevizli tüccarların Fransa adına faaliyetleri konu edilmiştir.
The most critical turning point in Ottoman-Genoese relations was experienced after the conquest of Istanbul. Having lost its commercial advantages in Mediterranean ports against Venice before, Genoa also lost its enormous commercial periphery in the Black Sea after the conquest. Although Ottoman-Genoese diplomatic relations remained at a limited level, commercial relations continued at a certain level. However, this relationship is incomparable with the Ottoman-Venetian trade relations. In the 18th century, the insistence of the Genoese administration to establish a permanent residence embassy in the Ottoman center was reflected in the documents. It is evident that the initiative of the Genoese ambassadors in the Ottoman Empire was wide and the commercial diplomacy they carried out before the Ottoman administration was given importance. The Ottoman center took quick and practical decisions in solving the problems that would occur in trade. With the provisions written from the center, the customs officers were frequently instructed not to cause any difficulties to the merchants. In two documents, it was seen that the Genoese people were signed an ahidnâme on commercial relations and certificates providing tax advantages were given. It is understood that while Genoese merchants brought some textile products to the Ottoman Empire, they bought grain products from the Ottoman Empire. It is seen that the Genoese attach great importance to the purchase of grain, but very sharp restrictions were applied by the Ottoman administration in this regard. Until the 19th century, the Ottoman Empire mostly benefited from the Genoese engineering in shipbuilding technique. Since the 16th century, maritime city-states such as Venice and Genoa were affected by the influence of the great states in the Mediterranean, and they entered into alliance relations with these countries. Within the framework of these developments, Genoa also entered the French field of activity. The activities of Genoese merchants on behalf of France are mentioned in quite a number of documents.