Toplumlar tarih boyunca yaşantılarında önemli izler bırakan olayları çeşitli yollarla nesilden nesile aktarma ihtiyacı duymuştur. Bu aktarım yöntemlerinin en önemli ve yaygınlarından birini de halk hikâyeleri oluşturmaktadır. Dil özelliklerinden hareketle geç dönem Çağatay Türkçesiyle yazıldığı anlaşılan “cühûd” başlıklı metin dinî konulu manzum bir halk hikâyesidir. Halk hikâyeleri toplum içinde en fazla ilgi gören edebî türlerin başında gelmiştir. Özellikle Anadolu sahasında örneklerine sıkça rastlanılan bu edebî türün Türkçenin diğer lehçeleriyle yazılmış pek çok örneği hem sözlü hem de yazılı olarak günümüze kadar ulaşmıştır. Sıradan halk tabakası arasında anlatılan ve ilgi gören halk hikâyeleri bu yönüyle aynı zamanda halk kültürünün devamlılığına ve kuşaktan kuşağa aktarılmasına önemli katkılarda bulunmuştur. Ayrıca halk hikâyelerinin çoğunlukla Arapça ve Farsça vukufiyeti tam olmayan kişiler tarafından sanat kaygısından uzak konuşma diline dayalı olarak kaleme alınmış ve halk arasından derlenmiş olmaları hem dönemin dil özelliklerini hem de kültürel ögelerini yansıtmak bakımından bu eserleri daha da kıymetli hâle getirmiş ve bu yönüyle araştırmacılara zengin dil ve kültür malzemesi sunmuştur. Bu yazıda Berlin Staatsbibliothek Kütüphanesi Ms. or. oct. 1723 numarada Teḏkīre'i Sulṭān Satūq Būġrāḥan adıyla kayıtlı mecmuanın 29b-33a sayfaları arasında yer alan geç dönem Çağatay Türkçesiyle yazılmış manzum halk hikâyesinin çeviri yazı yoluyla aktarımı yapılmış ve hikâye, dil ve imla özellikleri bakımından incelenmiştir.
Throughout history, societies have felt the need to transfer the events that left important traces in their lives from generation to generation in various ways. One of the most important and widespread of these transfer methods is folk tales. “Cühûd”, which is understood to have been written in the late Chagatai Turkish based on its linguistic features, is a folk story in verse with a religious theme. Folk stories are one of the most popular literary genres in society. Many examples of this literary genre, which are frequently encountered especially in the Anatolian field, written in other dialects of Turkish, have survived to the present day, both orally and in writing. Folk stories, which were told and attracted attention among the ordinary people, also contributed significantly to the continuity of folk culture and its transfer from generation to generation. In addition, the fact that folk tales were mostly written by people who do not have full knowledge of Arabic and Persian, based on a spoken language far from artistic concern, and were compiled from among the people, made these works more valuable in terms of reflecting both the linguistic characteristics and cultural elements of the period, and in this respect, they gave researchers a rich language and language. provided cultural material. In this article, a folk story that appears to have been written in the late period Chagatai Turkish, located between pages 29b-33a of the journal registered under the name Teḏkīre'i Sulṭān Satūq Būġrāḥan, numbered Ms. or. oct. 1723 in the Berlin Staatsbibliothek Library, was transferred through transcription and the story was examined in terms of language and spelling features.