İKİ CUMHURİYET BİLİMKURGUSU: HÜLYA BU YA… VE BÜYÜK KUKURİKO ADLI ÖYKÜLER

Author:

Year-Number: 2014- 24
Yayımlanma Tarihi: null
Language : null
Konu : Türk Edebiyatı
Number of pages: 595-615
Mendeley EndNote Alıntı Yap

Abstract

Türk Edebiyatı’nda geleneğini tam anlamıyla kuramamış bir tür olarak bilimkurgu, yeni anlatım ve biçim olanakları arayışı, tekno-kültürün yayılışı ve postmodernist açılımlar sayesinde 80’li yıllardan itibaren edebi/estetik seviyesi tatmin edici olmaktan uzak olsa da belli bir birikime ulaştı. Bilimkurgu gibi, ütopyalar ve distopyalar da edebiyatımızın gelişmemiş türleri arasında yer almakta ve kanon-dışı türler olarak ana akım edebiyat için birer biçim denemesi macerası olmaya ve merkezin periferisinde konumlanmaya devam etmektedir. Bu çalışmada ele alınan ile Refik Halid Karay’ın 1921 tarihli Hülya Bu Ya…’sı ile Cevat Şakir Kabaağaçlı’nın 1948’de gazete tefrikası şeklinde çıkan Büyük Kukuriko adlı öyküsü, Türk Edebiyatı’nda bilimkurgu türünü 1950’lere tarihleyen edebiyat araştırmalarındaki yaygın kanının aksine, edebiyatımızın en erken bilimkurgu örnekleri arasında yer almaktadır. Bu öykülerde bilimkurgu türü, modern öncesi birçok dünya edebiyatında olduğu gibi, mizah ve ironi yüklü bir eleştiri için araçsallaştırılmıştır. Erken Cumhuriyet Dönemi’nin ulus-devlet projesi kapsamında yürürlüğe konan idealist, terbiye edici ve kalkınmacı politikalar gerek uygulama sırasında gerek dönemin sonrasında yazarlarımızın tepki ve eleştirilerine uğramıştır. Resmi ideolojinin “ideal vatandaş” inşasını hayata geçirmek için öngördüğü devletçi, halkçı ve çoğu zaman tektipleştirici uygulamaları Hülya Bu Ya...’da ütopik bir Ankara tasviriyle alaya alınırken Büyük Kukuriko büyük ideallerle yola çıkılan Cumhuriyet deneyiminin daha 1950’lere ulaşmadan her anlamda nasıl yozlaştığını distopik bir kurguda sergilemektedir. Son olarak, Cumhuriyet’e yönelttikleri bu bakışın iki edebiyatçımızın da “sürgün” olmasıyla ilişkilendirilebileceği tespit edilmiştir.

Keywords

Abstract

Science-fiction is not a conventionally developed genre in Turkish Literature, but it has reached an acceptable level, though far from reaching an aesthetic level, thanks to quest for new narration and style forms, propagation of techno-culture and postmodern perspectives through the 80s. Like science fiction, utopia and dystopia are among the genres not fully developed in Turkish literature and being non-canonical genres, they continue to be extraordinary style trials in mainstream literature, and positioned on the periphery of the center. This study examines stories called Büyük Kukuriko (The Big Ciciricu), first published as a serial in 1948, by Cevat Şakir Kabaağaçlı and Hülya Bu Ya... (Imagine This…), 1921, by Refik Halid Karay , and shows, in contrary to common held in literature researches that dates science fiction genre in Turkish Literature only to 1950s, these two stories are among the earliest examples. In these stories science fiction is used to make an ironic and humorous critic as seen in pre-modern world literatures. Idealistic, disciplinary and developmentalist policies under the nation-state project promulgated in Early Republican Period were reacted against and harshly criticized by some Turkish authors both during the application period and afterwards. While statist, populist and often standardizing applications envisaged for the construction of “ideal citizen” by the official ideology are satirized with a utopian Ankara setting in Hülya Bu Ya... (Imagine This…), Büyük Kukuriko (The Big Ciciricu) exposes the corruption of idealistic values of the Republic that emerged in every sense even before 1950s in a dystopian fiction. Finally, these two authors’ approach to Republic is explained with the concept of being “exile.”

Keywords