URFA HAÇLI KONTLUĞUNA (1098-1149) KARŞI SELÇUKLULARIN, ZENGİLERİN, ARTUKLULARIN, MUSUL VE HALEP ATABEYLİKLERİNİN ORTAK MÜCADELESİ

Author:

Year-Number: 2020-Year: 13 - Number: 81
Yayımlanma Tarihi: 2020-10-02 15:34:19.0
Language : Türkçe
Konu : Tarih
Number of pages: 445-456
Mendeley EndNote Alıntı Yap

Abstract

XI. Yüzyılda İslam dünyası hiç beklemediği bir zamanda Haçlı tehlikesiyle karşı karşıya kalmıştır. Avrupalılar 1071 yılından itibaren Anadolu’yu fethe başlayan ve gittikçe Anadolu topraklarının büyük bir kısmını ele geçirip Bizans İmparatorluğu topraklarını giderek sıkıştırmaya başlayan Türkleri Anadolu’dan atmak istemişlerdir. Türkleri Anadolu’da atmak, İslam dünyasının zenginliğinden faydalanmak ve kutsal toprakları ele geçirmek için bir savaşın başlaması kaçınılmaz olmuştur. Bu savaşların adı da 1096 yılında başlayan Haçlı Seferleri’dir. Büyük Selçuklu Sultanı Melikşah’ın 1092 yılında ölümünden sonra başlayan taht kavgaları devletin merkezi otoritesini büyük oranda sarsmış ve 1096 yılında başlayan Haçlı Savaşlarına Selçuklular hazırlıksız yakalanmıştır. Berkyaruk- Muhammed Tapar mücadelesi Haçlılarla uğraşmaya zaman bırakmamış ve devletin merkezi otoritesi uzun bir süre sarsılmıştır. Berkyaruk’un 1104 yılında vefat etmesi üzerine tahta tek başına geçen Muhammed Tapar Haçlılarla Suriye topraklarında amansız bir şekilde mücadeleye devam etmiştir. Anadolu topraklarında ise başlangıçta I. Kılıç Arslan ve daha sonra ise I.Mesud bu mücadeleyi sürdürmüşlerdir. Haçlılar Anadolu’ya 1096 yılından itibaren büyük kalabalık ordular halinde gelmeye başlamışlar ve 10 Mart 1098 tarihinde Urfa’da Urfa Haçlı Kontluğunu, 03 Haziran 1098 tarihinde ise Antakya Prinskepliğini kurmuşlardır. Haçlılar yollarına devam ederek kutsal saydıkları Kudüs’e ulaşmışlar ve burada da 15 Temmuz 1099 tarihinde Kudüs Krallığını kurmuşlardır. Urfa Haçlı Kontluğunu yıkmak için Selçuklular çok büyük mücadeleler vermiş ve Musul ve Halep Atabegliğinden, Zengiler’den de yardım almak suretiyle bu mücadelesini sonuna kadar sürdürmüşlerdir.

Keywords

Abstract

In the 11th century, the Islamic world faced the Crusader danger at an unexpected time. Europeans wanted to expel Turks from Anatolia, who began conquering Anatolia from 1071 and gradually seized a large part of Anatolian lands and began to gradually tighten the lands of the Byzantine Empire. The war was inevitable as they wanted to drive the Turks out of Anatolia, take advantage of the wealth of the Islamic world and take over the holy lands. These wars which started in 1096, were named Crusades,. The throne fights that started after the death of the Great Seljuk Sultan Melikshah in 1092 greatly shook the central authority of the state and the Seljuks were caught unprepared for the Crusades, which started in 1096. The Berkyaruk-Muhammed Tapar struggle did not leave time to deal with the Crusaders, and the central authority of the state was shaken for a long time. When Berkyaruk died in 1104, Muhammed Tapar, who sat alone on the throne, continued to fight the Crusaders on the Syrian territory relentlessly. In the Anatolian territory, initially Kılıç Arslan I and later Mesud I continued this struggle. The Crusaders started to come to Anatolia in large crowded armies since 1096 and established the County of Edessa in Urfa on 10 March 1098 and The Principality of Antioch on 03 June 1098. The Crusaders continued their way and reached Jerusalem, which they deemed holy, and established the Kingdom of Jerusalem on July 15, 1099. The Seljuks made great struggles to demolish the County of Edessa and continued this struggle until the end with the help of Mosul and Aleppo Atabegs and Zangids.

Keywords