19. yüzyıl sonları ile 20. yüzyıl başlarında petrolün uluslararası ilişkilerde stratejik bir öneme kavuşması modern bir enerji kaynağı olarak kömürün yerini almasıyla mümkün olabilmiştir. Artan sanayi tüketiminin yanı sıra gerginleşen İngiliz-Alman donanma rekabetiyle donanmalarda petrolün yakıt olarak kullanılmaya başlanması askeri strateji açısından da petrolü vazgeçilmez kılmış ve bu devletlerin dikkatleri Ortadoğu bölgesine yoğunlaşmıştır. Gerek bölgeyi karış karış dolaşan gezginler, gerekse de Avrupalı bilim adamlarının çalışmaları vasıtasıyla Avrupa kamuoyu bölgenin zengin petrol kaynaklarından zaten haberdardı. Her ne kadar Mezopotamya Avrupalı güçlerin çok boyutlu çekişmesine sahne olsa da bu dönemde hala Osmanlı toprağıydı ve hiçbir devletin bölgeyi işgal etmeyi göze alamaması bölge kaynakları üzerindeki denetimin barışçıl yollardan (imtiyaz anlaşmaları) olmasını zorunlu kılıyordu. Gülbenkyan 1869 yılında petrol tüccarı Ermeni bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Petrolün uluslararası çekişmelerde önemli bir aktör olmaya başladığı 19. yüzyılın sonlarında Kıng’s Collega’de üstün başarı derecesiyle inşaat mühendisi olarak mezun olan ve bitirme tezini yükselmekte olan petrol endüstrisi üzerine yazan Gülbenkyan henüz 22 yaşında petrol uzmanı olarak büyük bir üne kavuştu. Onun bu ünü Sarayın dikkatinden kaçmadı ve II. Abdülhamit Gülbenkyan’dan Mezopotamya petrol kaynakları üzerine bir rapor kaleme almasını istedi. Bu rapor onun Mezopotamya macerasının başlangıcı sayılır. Hem aldığı eğitim sayesinde hem de aileden petrolcü olan C. S. Gülbenkyan, batılı devletlerin Mezopotamya petrolleri üzerindeki rekabetlerini doğru şekilde kavradı ve çatışan taraflar arasında arabuluculuk yaparak bölge kaynaklarının paylaşılmasında aktif rol oynadı. Batılı sermaye çevreleri ve Osmanlı bürokrasisi ile kurduğu yakın ilişki sayesinde bu arabuluculuktan önemli oranda karlar da elde etti. Onun bölge kaynakları üzerindeki bu mücadelesinde para kazanma arzusu kadar Ermeni toplumunun bu dönemde maruz kaldığı sıkıntılardan Osmanlı yönetimini ve Türkleri sorumlu tutması da etkili oldu. Mezopotamya petrolleri, II. Dünya Savaşının başlangıcına kadar küresel güçler arasında, Gülbenkyan’ın kuruluşunda önemli ölçüde katkıda bulunduğu statükoya göre paylaşıldı.
The end of 19th Century and in the early 20th Century, oil gained a strategic importance in international relations by taking the place of coal as a modern energy source. Besides the increase of oil consumption in industry, bringing the oil into play in navies with tensed competition between British- German navies, made the oil irreplaceable in terms of military strategy and these states started to focus more intensely on Middle East. Europeans were already informed of the rich oil resources of the region through not only the travelers walking in every inch of the region but the studies of European scientists as well. Although Mesopotamia witnessed the multidimensional conflict of European forces, it was still the Ottoman territory and the fact that no state could take the risk of occupying the region necessitated that the control of the regional resources should be ensured through peaceful ways. Gulbenkian, was born in 1869 into a family of Armenian oil trader. Gülbenkyan graduating from King’s College in London with excellence award as civil engineer at the end of 19th Century when the oil started to become a key actor in international contention, wrote his thesis on the rising oil industry and he achieved fame as an oil expert when he was just 22. His fame did not escape the attention of the Palace and Abdülhamit II asked Gülbenkyan to write a report on Mesopotamia oil resources. This report considered as the beginning of his story of Mesopotamia. C. S. Gülbenkyan who is an oilman thanks to his education and his family, saw into the competition of western states on Mesopotamia oil and played an active role in the allocation of regional resources by mediating between the conflicting parties. He made a fortune from this mediation by help of his close bonds with both western investors and Ottoman bureaucracy. His desire to made a fortune on regional resources in the struggle as much as it are exposed the Armenian community during this period the Ottoman administration and the Turks in to hold responsible for the troubles was effective. Mesopotamia oil was allocated among global powers according to the status quo to which Gülbenkyan contributed considerably until the outbreak of World War II.