Mehmed Akif Ersoy, salt Türkiye Cumhuriyeti’nin Milli Marşı’nın yazarı değildir. O, aynı zamanda Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemlerinde yetiştirdiği abidevi bir kişiliktir de. Düz yazıları bir tarafa, yalnızca şiirlerindeki sayhaları bile, O’nun bu vatana olan muhabbetini ve kurtuluş yönelik çarelerini neşretmektedir. II. Meşrutiyet dönemiyle birlikte gelen göreli özgürlük ortamının da yardımıyla, bu zamana kadar daha çok üzeri kapalı ya da yurtdışından yürütülen fikir tartışmaları artık açıktan yürütülüyor ve bu tartışmalarda Akif de yer alıyordu. Akif’e göre, memleketin kurtuluşu ve İslâm dünyasının içinde bulunduğu geri kalışın çaresi gerçek İslâm’ı benimsemekle ve Hz. Muhammed’in yaşantısını örnek almakla mümkün olabilirdi. Bu nedenle Akif, bu dönemde tartışılan fikir akımlarından İttihad-ı İslâm yani İslâmcılık kanadında yer almayı seçmiş; yazılarında ülkenin eski azametine dönmesi için kendine göre gerekli olan reçeteleri sunmuştur. II. Meşrutiyet’in Akif açısından getirdiği en büyük yenilik, artık yayınlarını çekinmeden yayınlayabilme fırsatı bulmasıydı. Her ne kadar bazı yazıları daha önce yayınlanmış olsa da bu dönemde Akif daha etkin bir biçimde makalelerini kaleme almaya ve yayınlatmaya başladı. Meşrutiyetin yeniden ilanını müteakip, Eşref Edip ve Ebul’ula Mardin tarafından neşredilen Sırat-ı Müstakim dergisinde eleştirel ve birleştirici yönde yazılar kaleme aldı ve ismi adeta dergiyle bütünleşti. Yazılarında ve vaazlarında şiddetle İslâm birliğini savundu. Bu makalede, Mehmed Akif’in dilinden Osmanlı İmparatorluğu’nun geri kalışının ve bu geri kalışa yönelik çarelerin ne olduğuna ilişkin bir inceleme gerçekleştirilecektir.
Mehmed Akif Ersoy, was not merely the writer of the National Anthem of the Turkish Republic. He was also a monumental character raised in the last period of the Ottoman Empire. Setting aside his proses, the wails in his poems send his fondness of the Ottoman homeland out and some resorts for salvation. By the help of the relative freedom of Second Constitutionalist Period, implicit or oversea intellectual debates turned into some open discussions and Akif was got involved in these discussions. In Akif’s opinion, salvation of the country and underdevelopment of İslamic world could be possible by adopting real Islam and take and example by Prophet Mohammed. Therefore, Akif chose to be on the side of Pan-Islamism amongst the doctrines of this period and submitted some of his solutions for country’s situation. In terms of Akif, Second Constitutionalist Period brought a new chance to publish his articles. Notwithstanding some of his works had been published before, Akif begun to write and publis his new articles effectively. After the declaration of Second Constitutionalist Period, he wrote some critical and concanetation articles in Sırat-ı Müstakim, which was being published by Eşref Edip and Ebul’ula Mardin and his name became integrated with this magazine. In his articles and preachments, he defended Pan-Islamism severely. In this article, reasons of staying Ottoman Empire behind and remedies for this situation will be analyzied by Mehmed Akif’s words.