Duygular, insan yaşamında zihinsel, bedensel ve davranışsal öğelerle birlikte kendini gösteren bir yapı ortaya koymaktadır. Duygular, insan yaşamını zenginleştiren, renklendiren, yaşamla başetmeyi sağlayan bir unsur olarak anıldıkları gibi duyguların kontrolü konusundaki yetersizlikler bu başetme becerisinde yetersizliklerin nedeni olarak da görülmektedir (Izard 1991). Bireylerin duygularına yönelik farkındalık sahibi olması, duyguları değerlendirirken yaşanılan bütün duyguların olumlu ya da olumsuz olarak tanımlamak yerine her birinin yaşantısal önemine dikkat etmesi, onların yaşam becerilerini güçlü hale getireceği düşünülmektedir. Bu araştırmanın amacı, Duygusal Farkındalık Eğitiminin, duygu kontrol düzeyine etkisinin incelenmesidir. Araştırma; 12 si deney, 12’si kontrol grubu olmak üzere toplam 24 (14 Kadın, 10 Erkek) kişi ile yürütülmüştür. Deney grubu ile 10 hafta boyunca Duygu Odaklı Terapi (Greenberg ve Johnson, 1988) ilke ve teknikleri doğrultusunda oluşturulmuş bir dizi etkinlik uygulanmış, kontrol grubu ile herhangi bir çalışma yapılmamıştır. Araştırmada ön-test son-test kontrol gruplu model kullanılmıştır. Araştırmada katılımcıların duygu kontrol düzeyini değerlendirmek amacıyla Watson ve Greer (1983) tarafından geliştirilmiş, Okyayüz (1993) tarafından Türkçeye uyarlanan Courtauld Duygu Kontrol Ölçeği kullanılmıştır. Verilerinin analizinde parametrik olmayan istatistikler kullanılmıştır. Elde edilen Bulgulara göre; Duygusal Farkındalık Eğitiminin, Kaygı Kontrolü, Mutsuzluk Kontrolü ve Toplam Duygu Kontrolünü arttırdığı, öfke kontrolünde ise bir etkisinin olmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Bu sonuçlar ışığında, Duygusal Farkındalık Eğitiminin duygu kontrolü gerektiren durumlara yönelik farklı popülasyonlarda uygulanması ve yaygınlaştırılması önerilmektedir.
Emotions , in human life, present a structure which reveals itself with mental, physical and behavioral elements. As emotions are mentioned as an element enriching and coloring human life and an element that provides to cope with the life, the deficiencies in the control of emotions are seen the reason for deficiencies in their ability to cope with the deficits (Izard 1991). That in