TELEVİZYON YAYINLARINDAKİ ANLAMSIZLIK SORUNU: ABSÜRDİZM GERÇEĞİ

Author :  

Year-Number: 2013-6 Issue 7
Language : null
Konu : Sinema ve Televizyon
Number of pages: 277-288
Mendeley EndNote Alıntı Yap

Abstract

Teknolojinin hızla geliştiği çağın en yaygın ve en popüler medyası olan televizyonun içeriğindeki anlam olgusu sıkça tartışılmakta, büyük ölçüde eğlence unsuru taşıdığı söylenen televizyon programlarının daha çok anlamsızlık içerdiği tartışmaları bulunmaktadır. Pek çok insanın, düşünmeden, anlam vermeye çalışmadan, ancak hoş zaman geçirerek izlediği televizyonun anlamla ilişkisi bir sorun olarak ortaya çıkmaktadır. Çok sayıda kişinin doğrudan eğlenmek veya zaman geçirmek amacıyla izlediği televizyon yayınları, tecimsel kaygılar nedeniyle de düşünme eylemini geri planda bırakan, izleyiciye düşünmeden, hoş zaman geçirtmeyi amaçlayan yaklaşımla hazırlanmaktadır. Bu bağlamda anlam, televizyonun içeriğinden uzaklaşmaktadır. Düşünce, bilgi ve anlamı en aza indirgeyerek, daha geniş kitlelere ulaşmak üzere basit ve bazen anlamsız ancak eğlenceli unsurlarla tasarlanan televizyon programları, varlığın ve yaşamın içindeki her şeyin anlamsızlığını savunan absürdizm akımıyla örtüşmekte ve yardımlaşmaktadır. Absürdismin, tanrının evreni ve varlığı yaratmasında bir anlam bulamayan yaklaşımı, izleyicilerin anlamaya çalışmaksızın izlemeleri ve televizyon kanallarının gelirini arttırmaları için hazırlanan televizyon programlarında heyecan verici görüntülere dönüşmektedir. Bilgi, düşünce ve deneyimle oluşan anlam, televizyonun sığ ve basit unsurlarla tasarlanan dünyasında yer bulamamaktadır. Küresel anlamda iletilerin hızlı biçimde tüm dünyaya yayılmasını ve yorumlanmasını sağlayan televizyon, absürdizmin temel yaklaşımı anlamsızlıkla eleştirilmekte ve düşünmeyi engelleyen araç olarak anılmaktadır. Televizyon yayınlarının da çoğu zaman temel bir düşünce veya felsefeye dayanmaksızın izleyiciye aktarılması ve izleyicinin televizyondan düşünsel bir etki beklemeden televizyon izlemesi savları doğrulamaktadır.

Keywords

Abstract

Television which is the most common and popular media of the age in which technology developed fastly and signification fact on television is discussed frequently and it is told that television productions which are mostly concerned with entertainment includes absurdity. Many people watch television by not thinking and watch to spend enjonyable time and meanwhile relation between television and significance looks as a problem. Television productions which are directly watched to spend time or to enjoy by numerous people are produced far from opinion and make people to spend enjoyable time because of commercial care. Meanwhile significance leaves concept of television. Television programs which are designed by reducing think and knowledge and sigficance and with simple and insigficant but enjoyable materials to address more people and television productions approach absurdism which claims insigficant of entity and everyhing in life. Main approach of absursdism which can not find a significance God’s creation universe and entity, changes into exciting images in television productions which are watched not to understand and to increase gain of television channels. Significance is consisted with knowledge and think and experience and it can not be regarded in television productions which are designed with simple materials. Television provides facilities for messages to expand all over the World fastly but television is censured because of insignificancy which is main approach of absurdism and is defined as media which blocks to think. Television productrions are conveyed to people baseless of thinking or philosophical approach and television spectator watch television not by waiting a spiritual impression and these evidences verify the arguments.

Keywords


  • ADAMS, Marcus P. (2009). ‚Empirical Evidence and the Knowledge-That/Knowledge- How Distinction‛. Synthese. 170 (1): 97-114.

  • QUİNAS, Thomas (2007). Varlık ve Öz. Çev: Oğuz ÖZÜGÜL. İstanbul: Say.

  • BARRY, Elaine (1978). ‚Herman Melville: The Changing Face of Comedy‛. American Studies International. 16 (4): 19-33.

  • BÖLGE Gazetesi (2009). ‚En Çok İzlenen Medya‛. 13.03.2009. S. 4.

  • CERECİ, Sedat (1996). Televizyonun Sosyolojik Boyutu. İstanbul: Şule.

  • CERECİ, Sedat (2008). Mağaradan Ekrana Görüntünün Öyküsü. Ankara: Nobel.

  • CHIARAVIGLIO, Lucio (1967). ‚Pragmatic Significance‛. The Monist. 51 (1): 93-103.

  • COWLISHAW, Gillian (2012). ‚Cultuıre and the Absurd: The Means and the Meanings of Aboriginal in the Time of Cultural Revivalism‛. The Journal of the Royal Anthropological Institute. 18 (2): 397-417.

  • DESMOND, William (1988). ‚Philosophy and Failure‛. The Journal of Speculative Philosophy. 2 (4): 288-305.

  • EDGERTON, Gary R. (2002). ‚Chalk, Talk, and Videotape: Utilizing Ken Burns’s Television Histories in the Classroom‛. OAH Magazine of History. 16 (4): 16-22.

  • ELLUL, Jacques (1998). Sözün Düşüşü. Çev: Hüsamettin Arslan. İstanbul: Paradigma.

  • GRABER, Doris A. (1972). ‚Personal Qualities in Presidential Images: The Contribution of the Press‛. Midwest Journal of Political Science. 16 (1): 46-76.

  • GRAYSON, J. Paul (2008). ‚Sense of Coherence and Academic Achievement of Domestic and International Students: A Comparative Analysis‛. Higher Education. 56 (4): 473-492.

  • GÜRER, Mert (2009). ‚Televizyon Dili Üzerine Bir Çözümleme: Var mısın Yok musun?‛. Erciyes Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi. 1 (1): 116134.

  • HARTLEY, John (2005). ‚Daytime TV‛. The Television Genre Book. Ed. Glen Creeber. P. 92-94. London: British Film Institute.

  • HORAN Elizbeth ve KIM, Seonghoon (2013). ‚’The One Day We Create Something Unexpected: Tribalography’s Decolonizing Strategies in LeAnne Howe’s Evidence of Red‛. Studies in American Indian Literatures. 25 (1): 27-52.

  • JAY, Martin (2013). ‚Intention and Irony: The Missed Encounter between Hayden White and Quentin Skinner‛. History and Theory. 52 (1): 32-48.

  • KELLNER, Douglas ve VAROL, Sibel Fügan (2011). ‚Frankfurt Okulu’ndan Postmodernizme Televizyona Dair Eleştirel Perspektifler‛. Erciyes İletişim Dergisi. 2 (1): 118-134.

  • LABA, Martin (1979). ‚Urban Folklore: A Behavioral Approach‛. Western Folklore, 38 (3): Jly 1979, 158-169.

  • LENZ, Gabriel S. ve LAWSON, Chappell (2011). ‚Looking the Part: Television Leads Less Informed Citizens to Vote Based on Candidates’ Appearance‛. American Journal of Political Science. 55 (3): 574-589.

  • MATTELART, Armand-Michele (2003). İletişim Kuramları Tarihi. Çev: Merih Zıllıoğlu. İstanbul: İletişim.

  • MCCARTY, Anna (1995). ‚The Front Row is Reserved for Scotch Drinkers‛: Early Television’s Tavern Audience. Cinema Journal. 34 (4): Summer 1995, 31-49.

  • MUTLU, Erol (1995). İletişim Sözlüğü. Ankara: Ark Yayınevi.

  • OUDSHOORN, Nelly and Rommes, Els and Stienstra, Marcelle (2004). ‚Configuring the User as Everybody: Gender and Design Cultures in Information and Communication Technologies‛. Science, Technology & Human Values. 29 (1): 30. 63.

  • ROBERTS, Bryan R. (1989). ‚Urbanization, and Development‛. Sociological Forum. 4 (4): December 1989, 665-691.

  • STAMM, Michael (2012). ‚Broadcasting Mainline Protestantism: The Chicago Sunday Evening Club and the Evolution of Audience Expectations from Radio to Television‛. Religion and American Culture. 22 (2): 233-264.

  • STEED, J. P. (2001). ‚Malamud’s ‘God’s Grace’ and the Theme of Reversal: Or, Old Joke, Better Version‛. Studies in American Jewish Literature. 20: 17-28.

  • TAYLOR, Timothy D. (2000). ‚World Music in Television Ads‛. American Music. 18 (2): 162-192.

  • THORSON, Thomas Landon (1964). ‚Albert Camus and the Rights of Man‛. Ethics. 74 (4): 281-291.

                                                                                                                                                                                                        
  • Article Statistics