Bu çalışmanın amacı Adana’da faaliyet gösteren özel sektöre ait iki hastane çalışanlarının sahip oldukları korku ile verdikleri hatalı karar düzeylerini ve bunların birbirleri ile ilişkisini ortaya koymaktır. Bu doğrultuda çalışanların farklı birtakım demografik özelliklerinin bu iki kavram ile ilişkileri de analize dâhil edilmiştir. En basit anlatımları ile korku, mevcut veya ani bir tehlikeden kaynaklanan bir ajitasyon duygusu ve alarm hali; karar verme ise, en rasyonel şekilde seçim yapmaktır. Yabancı literatürde bu iki kavram ile ilgili çalışmalara rastlamak mümkündür. Türk literatüründe ise bu kavramlardan sadece karar verme ile ilgili birçok yayın bulunmaktadır. Dolayısı ile gerek yabancı gerekse Türk literatürüne katkı sağlayacağı düşünülen bu çalışmada bu iki kavramın birbiri ile ilişkisi analiz edilmektedir. Çalışmanın örneklemini Adana’da-özel sektörde faaliyet gösteren iki hastanenin çalışanları oluşturmaktadır. Buna göre çalışanlara 300 adet anket formu dağıtılmış, bunların 132 adedi geri dönmüştür. Dolayısı ile anketlerin geri dönüş oranı % 44’tür. Çalışma iki özel hastanede yapılan uygulamayı kapsamaktadır çünkü konunun sorunsalının korku kavramını içermesi gerekçesi ile diğer özel hastanelerden uygulama izni alınamamıştır. Çalışmada korkunun hatalı karar verme üzerine etkisi bulunamamıştır. Fakat çalışanların demografik özellikleri ile yaşadıkları korku ve verdikleri hatalı kararların alt boyutları arasında bir takım ilişkiler mevcuttur. Demografik özellikler, korku ve hatalı karar verme alt boyutları arasında bu ilişkiler açısından çalışma önem taşımaktadır.
This study aimed at revealing the levels of fear and the levels of making defective decisions of the employees of two private hospitals operating in Adana as well as the relationship between those two variables. The relationships between certain different demographic characteristics of employees and the above-mentioned two concepts were included in analysis, too. In the simplest sense, fear refers to a sense of agitation or a state of alertness resulting from an existing or an immediate danger while decision-making means making a choice in the most rational manner. International literature contains studies concerning the above-mentioned two concepts. Turkish literature, however, contains studies only about decision-making. Thus, this study analyzed the relationship between two concepts with the thought that its results would contribute to both international literature and Turkish literature. Research sample consisted of the employees of two private hospitals operating in Adana. 300 questionnaire forms were distributed to employees. 132 of those questionnaire forms were returned. Thus, the ratio of return of questionnaires was 44%. The present study covered two private hospitals because other hospitals did not give permission on the grounds that the problematic of the study involved the concept of fear. In the present study, fear was found to have no effect on making defective decisions. However, some relationships were found between the demographic characteristics of employees and the sub-dimensions of fear they experienced and the defective decisions they made. The present study was significant in that it revealed the relationships between demographic characteristics and the sub-dimensions of fear and making defective decisions.