Sinema sanatında bireysel yaratıcılık her zaman üzerinde tartışılan bir konu olmuştur. Film yapımında yaratıcı süreç bireylerin grup olarak işbirliğine dayalı yeteneklerini ortaya koymasına bağlıdır. Film yapım sürecinde en yaratıcı birey olduğu tartışılan kişi ise yönetmendir. Bu bağlamda 2. Dünya savaşının hemen ardından auteur kavramı üzerinden çeşitli tartışmalar gündeme gelmiştir. Amerikalı eleştirmen Andrew Sarris “Notes on the Auteur Theory in 1962” adlı makalesinde tüm auteur yönetmenleri diğer yönetmenlerden ayıran özellikler olarak teknik ustalık, kişisel stil ve içsel anlam kavramlarını ortaya koymuştur. André Bazin ise Sarris’in kişisel nitelik kriterlerinin yanına tarihsel, toplumsal, ekonomik, üretimsel bir çok değişkeni de eklemiştir. Claude Levis Strauss’un yapısalcı yaklaşımı ise auteur analizine aktarılarak yönetmenlerin filmlerindeki benzerlikler ve tekrarlarla birlikte farklılıkların ve karşıtlıkların önemine dikkat çekilmiştir. Türk sinemasının önemli yönetmenlerinden biri olan Metin Erksan’ın yaratıcılığı Sarris’in önerdiği teknik ustalık, kişisel stil ve içsel anlam çerçevesinde ama Wollen’ın kurama getirdiği yapısalcı bakış açısından yapıtları göz ardı etmeden ve Bazin’in sinema eserinin oluşmasında birikimin, tarih, politika, toplum ve kültürün etkisini dikkate alan bir auteur analizi uygulanmış; Erksan’ın teknik ustalığının özellikleri, stilinin oluşumu açısından sinema dilinin özellikleri, sinemasındaki içsel anlam, mekan, karakter ve tema özellikleri, sinemasının edebiyat ve toplumsal gerçekçilikle ilişkisi Yılanların Öcü, Susuz Yaz, Sevmek Zamanı, Gecelerin Ötesi, Kuyu ve Kadın Hamlet filmleri üzerinden incelenerek ortaya konmaya çalışılmıştır.
In