Kur’ân’da ve bazı hadis rivayetlerinde müteşâbih veya haberî diye de isimlendirilen vech, yed, istivâ, kadem, ityân, sâk vb. sıfatlar işlenmiştir. Farklı âlimler ve değişik mezhepler, içinde bulundukları sosyal, siyasi, itikâdi vb. şartlar içerisinde sözkonusu sıfatlar hakkında bazı yaklaşımlar sergilemişlerdir. Bu yaklaşımlar kimi zaman muhalif düşüncede olanları etkileyen, bazen de onlardan etkilenen bir mahiyet arzetmiştir. Onlardan kimi bu sıfatları yorumlamaksızın kabul etmiş ya da manalarını Allah’a havale edip O’ndan başkasının bunların manalarına vakıf olamayacaklarını benimsemiş, diğer bazı kişi veya mezhepler de teşbîh ifade eden bu sıfatları yorumlayarak te’vîl yoluna gitmişlerdir. Biz de bu makalemizde Buhârî’nin el-Câmiü’s-Sahîh’i üzerine yazdığı etTavdîh li-Şerhi’l-Câmii’s-Sahîh adlı eseri çerçevesinde İbnü’l Mülakkın’ın konuya yaklaşımını tespit etmeye çalışacağız.
In the Quran and hadith narratives, there appear attributes such as vach, yad, istiwa, kadam, ityân, sâk, ru’yah which are named as allegorical (mutashabih) or informative (khabari). The approaches of scholars and sects to these attributes differ according to their social, political, theological etc. situations. These approaches also interact with each other. Some accept these attributes without any interpretation or refer their meanings to Allah andbelieve that only Allah acquaints with them, while the other scholars and sects interpret them, using the method of ta’wil. In this paper, we will endeavor to determine the approach of Ibnu’l-Mulakkın to this topic in the framework of his commentary work ‘Et-Tavdîh li-şerhi’l-Câmii’s-Sahîh’ on Bukhari’s ‘el-Câmiü’s-Sahîh’.