Endüstri Devrimi ile yaşanan gelişmeler, kentlerde yaşayan nüfusun artmasına ve kentleşme faaliyetlerinin hız kazanmasına neden olmuştur. Temel ihtiyaçlar ve koruma-kullanma dengeleri göz önüne alınmadan hızlı bir şekilde yapılanan kentlerde ortaya çıkan sorunlar, yaşam kalitesinin düşmesi ve kent içi açık-yeşil alanlara duyulan ihtiyacın belirgin şekilde artmasıyla sonuçlanmıştır. Ancak, günümüz kentlerinde mevcut yapılaşmada doğal koşullara uyum konusunda yeterli çalışmaların yapılmadığı, bu yüzden de bir takım çevre sorunları ve afetlerin yaşandığı dikkati çekmektedir. Bu çalışmada, Ian McHarg’ın çığır açan ve ilk basımı 1969 yılında yapılan Design with Nature (Doğayla Tasarım) adlı kitabında, insanların planlama ve tasarım süreçlerini doğa ile uyumlu şekilde gerçekleştirmelerinin yaratacağı sinerjinin, çevresel ve sosyal sorunların önlemesine yardımcı olacağı düşüncesi üzerinde durulmuştur. McHarg’ın, bu sayede, geotasarım kuramının düşünsel altyapısını oluşturduğu ve Jack Dangermond’un daha sonra bu kuramı CBS ile birleştirdiği ve dünyaya tanıttığı belirtilmiştir. Aynı zamanda geotasarımın günümüzdeki uygulama alanlarının her geçen gün artarak sadece kentsel planlama çalışmalarında değil, doğal hayatın korunması, küresel ısınma, kıyı ve havza planlaması, sürdürülebilir kentsel ve kırsal planlama, ulaşım ve trafik uygulamaları, taşkın riski ve afet yönetimi gibi birçok alanda kullanıldığı üzerinde de durulmuştur.
The advancements since the Industrial Revolution have resulted in increase in urban population and urbanization activities. Problems, which have occurred as a result of rapidly expanding cities without considering the basic needs and protection-use balances, have given rise to decrease in life quality and distinctive increase in urban open and green areas requirements. However, there are only very limited activities/interventions for adaptation to the natural systems and characteristics during the formation of most of today’s cities. Therefore environmental problems and disasters are faced. The major issue adopted in this paper is Ian McHarg’s approach presented in his masterpiece Design with Nature first published in 1969, which highlights that the synergy rising from the planning and design processes in accordance with the nature will help prevent environmental and social problems. It is remarked that with tis approach McHarg also formed the intellectual basis of geodesgin theory, which later combined with GIS and represented to the World by Jack Dangermond. Besides, it has been emphasized that the application fields of geodesign today increase rapidly, and it is adopted not only for urban planning works, but also many other fields such as conservation of wildlife, global warming, coastal and catchment area planning, sustainable urban and rural planning, transportation and traffic applications, flood and disaster management.