Osmanlı tarihi boyunca önemli bir müessese olan vakıflar sosyal ve dini kurumlar aracılığıyla toplumsal hayatın önemli bir parçası olmuştur. Vakıf müessesesinin büyük bir bölümünü oluşturan Zürri/Evlatlık vakıflar dini, siyasi ve iktisadi nedenlerle, özellikle devlet adamları (sadrazam, vezir, paşa vb.) hanım sultanlar, valide sultanlar, ulemâ (şeyhülislam, kazasker, kadı, müderris vb.) ve halktan toprak ve mal sahibi kişiler tarafından kurulmuşlardır. Vakıf-kurucu vakfın tevliyetini ve gelirlerini vakfiyede belirttiği şartlarla, sona erinceye kendi soyundan gelenlere, zürriyeti kesildikten sonra Mekke ve Medine fukarasına ya da başka yere/kişilere şart koşmaktadır. Bu çalışmada yüzyıllar boyunca ayakta kalabilen zürri vakıfların varisleri arasında hem vakıf gelirlerinin paylaşımı hem de vakfın tevliyeti konusunda, yaşanan anlaşmazlıklar ele alınacaktır. Evlatlık vakıflarda vakıf kurucusu, kendisinden sonra, neslinden gelenlerin (evlad) vakıf gelirinden faydalandırmayı vakfiyesinde özel şartlarla kısıtlayabilirdi. Böylece sadece vakıf kurucunun işaret ettiği şartları taşıyanlar vakıfta tasarruf hakkına sahip olabilirlerdi. Evlatlık vakıfların vakfiyesi bu kadar ayrıntılı düzenlenmesine rağmen vakıf evladı arasında anlaşmazlıklar yaşanmaktadır. Özellikle vâkıfın düzenlediği vakfiyelerin yıllar içinde kaybolmasıyla birlikte vereseler arasında yaşanan anlaşmazlıkların sayısı artmaktadır. Evlatlık vakıflarda temel anlaşmazlıklar başta tevliyetin intikali, vakıf gelirlerinin (galle) paylaşımı, vakıf taşınmazlarının kullanımı ve tamiratı gibi konulardır. Osmanlı Klasik döneminde bu anlaşmazlıklara Haremeyn Nezareti Müfettişliği tarafından bakılırken Evkaf-ı Hümayun Nezareti kurulduktan sonra nezarete bağlı Evkaf Müfettişliği Kalemi tarafından bakılmaya başlanmıştır.
Throughout the Ottoman history, waqfs (foundations) was an important part of social life thank to social and religious institutions. Zurri/Evlatlık (Family waqf /Posterity) waqfs consist of important part of waqf institutions, were established by especially bureaucrats (sadrazam, vezir, paşa ect.), princess, mothers of sultans, ulema (seyhulislam, kazasker, kadı, müderris) ect. landowner and wealthy people. Acording to the zurri waqf’s trust deeds, administration and incomes of waqfs belongs to descendants of waqf founder until his/her posterity end, after descendants ended, posperity would endowed to Mecca and Madinah’s poors or the others. In this study explains disagreements between zurri waqfs’ heirs about sharing incomes of waqf and tevliyet in the zurri waqfs that keep up throughout centuries. Zurri waqfs’ eslablisher could limited his/her descendants’ exploite of waqf incomes by special conditions in his/her deed of trust. Thus only someones who have the conditions remarked by establisher exploite the waqf. Although zurri waqf’s deed of trusts were regulated detailed, emerged some disagreements among establiher’s descendants. Especially in case loosing deed of trust in years, rised this disagreements. The main problems were in the zurri waqfs’ about sharing incomes of waqf and tevliyet; using and reparing of landed estate. In classical era of Ottoman empire, these disagreements used to solved by Haremeyn Nezareti Müfettisligi, after founded Evkaf-i Hümayun Nezareti (ministy of waqfs) the disagreements started to solved by this Nezaret.