Gelişmekte olan ülkelerin elde ettikleri gelirlerin düşük olması, tasarruflarının ve dolayısıyla yatırımlarının düşük olmasıyla sonuçlanan bir döngüye sebep olmaktadır. Bu nedenle gelişmekte olan ülkeler tasarruf kapasitelerinin üzerinde yatırım yapmak ve daha hızlı büyümek amacıyla yabancı sermayeyi kullanmaktadırlar. Uluslararası sermaye hareketlerinin tümü dikkate alındığında ise doğrudan yabancı yatırım (DYY)’ların portföy yatırımları ve diğer yatırımlara nazaran daha avantajlı olduğu belirtilmektedir. DYY akımları Neo – liberal politikaların popülerlik kazandığı 1980’li yıllardan sonra dünya çapında önemli ölçüde artış göstermiştir. Küreselleşme süreci ile birlikte çok uluslu şirketlerin sayısı artmış, faaliyet alanı genişlemiş ve yönettiği sermaye miktarı da devasa boyutlara ulaşmıştır. Nitekim 1980’li yılların başından itibaren dışa açık politikalar izleyen ve 1989 yılında da sermaye hareketlerinin önündeki engelleri tamamen kaldıran Türkiye, devasa boyutlara ulaşan bu sermayeyi yönetenlerin yatırımda bulunduğu ülkelerden birisi olmuştur. Peki diğer uluslararası sermaye hareketlerine göre daha avantajlı olduğu belirtilen DYY’ların dezavantajları var mıdır ve Türkiye’ye yapılan DYY’lar gerçekten yararlı mıdır? Bu çalışmada ilgili sorulara DYY’ların birleşmeler ve satın almalar bazında, sektörel açıdan ve teknolojik düzeyde izlediği seyirler incelenerek cevap aranmıştır. Analiz sonuçlarına göre Türkiye’ye yönelik DYY’lar 2000’li yıllardan sonra özelleştirmeler de dahil olmak üzere çoğunlukla birleşmeler ve satın almalar şeklinde gerçekleşmiştir. Sektörel açıdan bakıldığında DYY’lar özellikle finans sektörü olmak üzere hizmetler sektörüne yönelik yapısal bir dönüşüm geçirmiştir. Sanayi sektörüne yönelik yatırımların payı azalmaktadır ve sanayi sektörü içerisinde imalat sanayine yönelik yatırımlar da azalmaktadır. İmalat sanayinin teknolojik yapısı da düşük düzeyde yoğunlaşmaktadır.
Low income of developing countries causes low savings and hence low investments that leads to a cycle. Therefore, developing countries use the foreign capital in order to grow faster and to invest more than their saving capacity. Considering all of the international capital flows, foreign direct investments (FDIs) are more advantageous compared to the portfolio investments and other investments. FDI inflows have increased dramatically worldwide after 1980s when Neo – liberal policies gained popularity. With the globalization process, the number of multinational companies is increased, activities of these companies are expanded and the amount of these companies’ capital is reached to enormous sizes. Thus, with its open economic policy since the early 1980s and removing obstacles to capital movements in 1989, Turkey has been one of the countries that reached gigantic size where capital managers invest in. So are there any disadvantages of FDIs which is indicated as more advantageous compared to other international capital flows and are FDIs in Turkey really useful? In this study, these related questions are tried to be answered by examining FDIs in terms of mergers and acquisitions, and from sectorial and technological levels. According to the analysis results, after 2000s FDIs to Turkey took place as mostly in the form of mergers and acquisitions including privatizations. From a sectorial perspective, FDIs particularly in finance sector have undergone a structural transformation towards to service sector. The share of investments in the industrial sector is declining and investments to manufacturing industry as a part of industrial sector is also declining. In addition, technological structure of the manufacturing industry is concentrated in the low level.