Bu araştırmada, teorik düşünceler temelinde bir rasyonalite yoksunluğu olduğu düşünülen batıl inançların yöneticiler üzerindeki belirginliğinin tanıtılması amacıyla yapılmıştır. Batıl inançların teorik düşüncelerdeki yeri literatür araştırılmasıyla oluşturulmuştur. Literatür araştırmalarına zenginlik sağlamak için, batıl inançların genel ve yönetici özelindeki tanım çalışmaları yapılmıştır. Kanımızca batıl inançlar, toplumun geleneksel kültürel hafızasında gelecek kuşaklara aktarılan, rasyonalite, bilim ve dine dayanmayan, korkudan öte, endişeyi azaltarak duygusal güven, korunma ve umutlu bir bekleyiş yaratan sembolik inançlar ve/veya eylemlerdir. Yönetici özelin de ise batıl inançlar, yöneticilerin toplumun kültürel hafıza ile öğrendikleri rasyonalite, bilim ve dine dayanmayan, kararlarda olası riskleri elimine ettiği inancıyla benzer olaylarda tekrarlanan ve ruhsal olarak aldatıcı rahatlama sağlayan sembolik inançlar ve/veya eylemlerdir. İhtiyaç duyulan veriler Kartopu Örneklem Yöntemi ile 210 yönetici üzerinden, Batıl İnançlar Ölçeği -?: ,90- ile elde edilmiştir. Elde olunan verilerin ifade ve değerlerinin birleştirilmesi sonucunda, yöneticilerin %44,47’si batıl inançlara sahip olduğunu belirtirken, %41,90’nı da tersi bir durumu, %13,64’lük kısımda kararsız bir durumda olduğunu belirtmiştir. Bulgulara Keşfedici Faktör Analizi uygulanmış ve belirginleşen üç faktör batıl inançlarda Eğilimler ve Kökenler, Nedensellik ve Biçimsellik ve Dinsel Yoksunluk olarak adlandırılmıştır. Ayrıca, üç faktör ve demografik değişkenler arasındaki ilişkiyi incelemek için çok değişkenli regresyon çalışması da yapılmıştır. Eğilimler ve Kökenler faktörü ile cinsiyet ve yöneticilik süresi arasında anlamlı bir ilişki bulunurken, diğer bağımsız değişkenler arasında anlamlı bir ilişki bulunamamıştır. Nedensellik ve Biçimsellik faktörü ile yöneticilik süresi arasında anlamlı bir ilişki bulunmuştur. Son faktör olan Dinsel Yoksunluk ile yaş arasında ise, anlamlı bir ilişki bulunmuştur.
This research was done for purpose of introducing the deprivation on the managers of the superstitious beliefs as a lack of rationality on the basis of theoretical considerations. The position of the superfical beliefs in the theoretical minds were created by researching the literature. To provide richness to the literature research, the studies of the general definitions of superstitious beliefs and in the specific of manager. In our opinion, the superstitious beliefs are symbolic beliefs and/or actions which are transmitted to the future generations in the tradional culturel memory of the society, which are rationalty aren’t based on science and religion, beyond fear, which create emotional trust, protection and hopeful expactation by reducing anxiety. The superstitious beliefs fort he managers are symbolic reliefs and/or actions that provide repetitive and spiritually deceptive relief in similar cases with the belief eliminate the risks in decisions, the managers has learned with the culturel memory of community, which are rationality, but aren’t based on science and religion. The required data were obtained with the Superstitious Belief Scale -?: ,90- by using the Snowball Sampling Method via 210 managers. The results of combination of statements and values of the required data, the manages obtained that 44.47 % had superstitious beliefs, 41.90 % indicated an inverse situation, and 13.64 % were unstable. Exploratory Factor Analysis was applied to findings, and the three factors that became evident were named as Trends and Origins, Causality and Formalsim, and Religious Deprivation in superstition beliefs. In addition, a multivariate regression study was conducted to examine the relationship between three factors and demographic variables. There was a significiant relationship between Trends and Orgins and gender and duration of the management, there was no significiant relationship between other independent variables. There was a significant relationship between Causality and Formalsim factor, and management duration. There was a significiant relationship between Religious Deprivation and age.