Bu makale Roland Barthes tarafından 1967 yılında öne sürülen “Yazarın Ölümü” kuramının İngiliz yazar, akademisyen, eleştirmen, biyografi ve roman yazarı Malcolm Bradbury tarafından yazılan ve 2000 yılında yayınlanan To the Hermitage’taki yansımaları üzerine yoğunlaşmaktadır. Anlatıcı ve başkaraktere kendi bazı özelliklerini yüklemesi ve daha önemlisi Fransız filozof ve yazar Denis Diderot’nun Kaderci Jacques ve Efendisi ve Rameau’nun Yeğeni gibi eserlerinden özellikle biçem açısından etkilenerek To the Hermitage’ta kullandığı araya girmeler, arasözler, yorumlar ve açıklamalar gibi üstkurgusal unsurlar, Bradbury’nin Barthes’ın kuramını çürütmeyi amaçladığı izlenimi uyandırmasına rağmen, romanın dikkatli okunması ya da biçem açısından incelenmesi Bradbury’nin aslında bu kuramı desteklediği, fakat sıradışı yöntem ya da yollar kullanarak bunu yaptığı ya da bu kurama, önde gelen kişiliklerin ölüm sonrası “deneyimleri” ya da maceraları: cenaze törenleri, mezarlarından çıkarılmaları, ve eserlerinin özellikle ölümlerinden sonraki sanatsal ya da edebi maceraları, yani metinlerarasılığı kapsayan “Postmortemism” adlı kendi kuramı ile, yeni unsurlar veya özellikler eklemek istediği gerçeğini ortaya çıkarır. Farklı bir açıdan değerlendirildiğinde, ilk bakışta Barthes’ın kuramına karşı bir kuram olarak düşünülebilecek bu yepyeni kuramı ile Bradbury, aslında edebiyattaki dönemler için “Yazarın Ölümünden Önceki Dönem”, “Yazarın Ölümü Dönemi”, ve “Postmortemism Dönemi”, yani “Yazarın Ölümünden Sonraki Dönem” ya da “Post-postmodernism” gibi farklı bir ayrım sunmayı, böylece 1967’den sonraki döneme dikkat çekmeyi istemektedir.
This article focuses on the reflections of the theory, “The Death of the Author”, put forward by Roland Barthes in 1967, on To the Hermitage written by British author, academic, critic, biographer, television scriptwriter and novelist Malcolm Bradbury, and published in 2000. Although that he imposes his certain personal characteristics or idiosyncrasies to the narrator-main character, and more importantly, metafictional elements such as interventions, digressions, comments and explanations he adopts in To the Hermitage by being especially stylistically affected by French philosopher and writer Denis Diderot’s works, particularly by his Jacques the Fatalist and Rameau’s Nephew, give the impression that Bradbury aims to refute Barthes’s theory, an attentive reading or stylistic examination of the novel reveals the fact that he supports this theory, but by using unusual methods or ways, or that he wants to add new elements or features to it, especially with his own theory called “Postmortemism” which covers the posthumous “experiences” or adventures of remarkable figures: their funerals and disinterments, and artistic or literary, adventures of their works, especially after their deaths, that is, intertextuality. From a different viewpoint, with this brand new theory which at first sight can be considered as a counter-theory to that of Barthes, Bradbury actually wants to offer a different