Türk halk şiiri geleneği, Türkistan’dan Anadolu’ya getirdiğimiz en önemli kültür kodlarımızdan biridir. İslamiyetten önce Türkistan coğrafyasında şaman ve kam tarafından kopuz eşliğinde okunan koşuk dediğimiz Türk kügleri Anadolu’ya taşınmış ve Anadolu’da ozanlar tarafından söylenmeye devam edilmiştir. Anadolu’da geleneksel tasavvuf inancının etkisiyle âşık adını alan Yesevî Türkmenler belirli bölgelere yerleştiler ve bu geleneklerini geliştirerek günümüze taşıdılar. Bu âşıkların bir kesimi onaltıncı asırdan itibaren yeniçeri ocaklarında yetişti. Önemli bir kısmı köy ve oymaklarda ortaya çıktı. Atalık ve dedelik geleneğini devam ettiren bir bölümü de tasavvufî inançla birlikte tekke çevrelerinde yer aldı. On beşinci asırdan itibaren kopuz eşliğinde halk ve tasavvuf şiir geleneğine ait koşmalar ve nefesler okuyan bu şâirlerin Doğu’da Kars ve Erzurum, Orta Anadolu’da Sivas ve Tokat çevresinde yoğunlaştığı görülmektedir. On sekizinci asırdan itibaren şehirleşen halk şiirine aruzla şiir yazma geleneği eklendi. Bu gelenek on dokuzuncu asırda yoğunlaştı ve çoğu halk şairi hecenin yanında aruzu da kullanmaya başladı. On dokuzuncu asırda hem hece hem de aruzla şiir yazan usta şairlerimizden biri de Zileli Ceyhunî’dir. Hayatı ve şiirleriyle ilgili çeşitli yayınlar yapılan Ceyhunî’nin bilinen ama bulunamayan divanı tarafımızdan ortaya çıkarıldı. Ceyhunî Divanı’nda hem koşma ve destanlardan oluşan halk şiiri gelenekleriyle yazılmış şiirler olduğu gibi aruzla yazılan halk şiiri nazım şekillerinden de çok sayıda şiir ihtiva etmektedir. Bu şiirler, Ceyhunî’nin yaşadığı asra ve yöresinin halk şiirine katkılarına yeni bakış açıları getirecektir. Bu makalede on dokuzuncu asırda yaşayan halk şiirimizin usta şairlerinden Ceyhunî’nin Âşık Ceyhunî Baba Sakin-i Zile adlı yazma Divânı tanıtılacak ve koşma, destan, dîvân, semâî, kalendâr ve satranç türündeki şiirlerine yer verilecektir.
The tradition of Turkish Folk Poetry, one of the most important cultural codes brought from Turkistan to Anatolia. Before Islam, in the Turkistan landscape the ballads, also known as Küg, sang by Shaman and Kam accompanied by kopuz (a lute-like instrument) has been carried over to Anatolia and continued to be sang by poets in Anatolia. In our geography, with the influence of traditional sufism beliefs, Turkmen poets have been renamed âşık and developed the traditions further to create new genres. A part of these poets brought up in Janissary Corps. An important part have appeared in villages and tribes. Another part who have been carrying on ancestral traditions, with sufi belief have taken part around dervish convents. Following 17th century, these poets also have existed in cities. These poets who have been singing ballads accompanied with kopuz which belong to folk and sufi traditions, were observed to be frequented around Kars and Erzurum in the East, Sivas and Tokat in Central Anatolia. After the 17th century, the tradition of prosodic writing has been accrued to the urbanizing folk poetry. After the 18th Century, many folk poets started to use prosody along with syllabic meter. One of the master poets of this tradition is Ceyhunî Baba from Zile. In this study, the Divân of Ceyhunî, one of the master poets of the 19th century titled “Âşık Ceyhunî Baba Sakin-i Zile” will be introduced, and samples of koşma, destan, kalendâr/kalenderî dîvân, müseddes semâî, kalendâr, and satranç will be presented. In this divan of Ceyhunî, who is one of our master poets who utilized both prosody and syllabic meter, that we examine today; besides his poetry, the epics of Meftûnî, Mir’atî, Perverî, Tahir Baba, Tâlibî Baba were included.These poems that will be first introduced to the scientific world, are expected to bring new perspectives on the century that Ceyhunî of Zile have lived and also on the folk poetry.