Bu çalışmada, Kant’ın bilgi anlayışına Salt Aklın Kritiği bağlamında ışık tutulmaya çalışılmış ve Batı metafiziğine yönelik desturksiyonla felsefe mahaline çıkan Heidegger’in Kant yorumu Salt Aklın Kritiği temele alınarak Kant’ın metafiziğinin hudutlarını belirleme deneyiminde “dimağın haritası”, özsel olarak bir metafizik projesinin olanaklı olup olmadığı meselesi nezdinde araştırılmıştır. Bu amaçla öncelikle Kant’ın epistemolojisinde önemli bir rol oynayan, transsendental, transsendent, a priori, a posteriori, sentetik ve analitik yargılar, a priori sentetik yargılar, duyarlığın formları olarak zaman ve mekân kavramları ele alınarak epistemik sorunun ontolojik bir meseleye nasıl dönüştüğü aydınlık kılınmaya çalışılmıştır. Çalışmadaki sorun, Kant’a değin gelen metafizik ve bilim arasındaki ilişkide, metafiziğin bilimden dışlanması ve dogmatik ilkeleri kendisine düstur edindiği savıdır. Bu dogmatik düsturlar, aklın sapkınlığına yol açarak bilginin de gerçek değerini alaşağı etmiştir. Yapılacak şey, metafiziği zararlı otlardan çekip çıkarmaktır. Burada akıl, yardıma çağrılır. Aklın yardıma çağrılması zihnin, nesnenin bilgi elde etmesinde etkin bir rol oynaması anlamına gelecektir ki, bu da zihnin nesne karşısında, bilgiye ulaşmada yol gösterici vasfının olduğunun göstergesidir. Yani, zihin nesneyi belirlemede mihenk taşı olmaktadır. Felsefenin odağı bu anlamda, zihin üzerine olmalı, zihnin akıl eşliğinde anatomisi çıkarılmalıdır. Akıl eşliğinde zihne yönelik araştırma ise aklın kendisini eleştirmesi anlamına gelecektir. Bu, esasen zihindeki salt ilkeleri soruşturan metafizik alanda mümkündür. Kant, akılda deneyimden gelmeyen ancak, tüm deneyimi olanaklı kılacak ilkeleri araştırmayı kendine amaç edinmiştir. Onun “salt” kavramı burada önem kazanmaktadır. Bu ilkeler, sentetik a priori ilkeledir. Onun bu ilkeleri bulma kaygısı, söz konusu ilkelerin tüm bilimlere uygulanacak temel bir dayanak noktası olmasından ileri gelir. Bu anlamda o, metafiziği, bu ilkelerle temellendirme ve ona bilim temeli kazandırmayı amaç edinmiştir. Şu durumda, aklın kendisine yönelik eleştirisi, kendisinde a priori kavramları bulundurması dolayısıyla, salt olanın açığa çıkarmaktır. Bu salt kavramların açığa çıkarılması, bilim olarak kurulacak olan metafiziğin yazgısını belirleyecektir. Salt Aklın Kritiği gelecekte bilim olarak kurulacak metafiziğe; Prolegomena’ya da hazırlık durumundadır. Heidegger’in bu noktada Kant okuması “şematizm” öğretisinden yola çıkarak duyarlık ve anlak arasında kurulan ilişkide “fundemental ontoloji” bağlamında metafiziğin özsel olanağını sorgulamak; varlığın zamansal serimlenişine temel olabilecek olanakları açığa çıkarmaktır. Bu anlamda Heidegger Kant’ın bilhassa iç duyumun iki formu olarak sunduğu zaman ve mekânın epistemik bağlamda önemini vurgulasa da onu, varlığın anlamı sorununu görmezden geldiği gerekçesiyle de eleştiriye tabi tutmaktadır. Bu doğrultuda bu çalışmada Kant’ın bilgi olanaklılığı meselesi Heidegger’in ontolojik ufukla yeniden okuması ve eleştirisi kisvesinde ele alınmış ontik ve ontolojik hakikat ayırımını ileri süren transendental felsefenin ontolojik ve epistemolojik ipuçları metafiziğin özsel imkânının hudutlarını belirleme noktasında açımlanmaya çalışılmıştır.
In this study, Kant's knowledge understanding was attempted to shed light on the Critique of Pure Reason, and the Kant interpretation of Heidegger, who came to the place of philosophy with the destruction of Western metaphysics, was investigated the issue whether the foundation as the projection of the intrinsic possibility of metaphysics, in the experience of determining the boundaries of the metaphysics of Kant, “the map of mind” basing on Critique of Pure Reason. For this purpose firs of all has been tried to be lightened dealed with how to turn the epistemic problem into an ontological question concepts transsendental, transsendent, a priori, a posteriori, synthetic and analytical judgments, a priori synthetic judgments, time and space as forms of intuition (Anschaung) which plays an important role in Kant's epistemology. The problem in the study is the argument that metaphysics is excluded from science and the dogmatic principles have adopted it in the relationship between metaphysics and science that goes back to Kant. These dogmatic principles overthrown the true value of knowledge that led to the heresy of reason. What to do is to extractl the metaphysics out of ill weeds. Here the mind is called to help. Calling the mind to help means that the mind plays an active role in this is an indication that there is a guiding character in accessing information opposite the object of the mind. That is, mind is the touchstone in determining the object. In this sense, the focus of philosophy should be on the mind and the mind should be removed from the anatomy with reason. The exploration mind-directed with reason will mean that the mind will criticize reason itself. This is possible in the metaphysical field, which essentially researchs the pure principles in mind. Kant aims to explore the principles that do not come from experience in the mind but which will be possible the whole experience. His the concept of “pure” is important here. These principles are synthetic a priori. His concern about finding these principles comes from the basic premisefact that these principles are a fundamental to apply to all sciences. In this sense, he aims to base metaphysics with these principles and to give him a science foundation. In this case, Kant’s the criticism of the reason is to reveal the pure in which has concepts pure a priori. The reveal of these pure concepts will determine the fate of metaphysics to be established as science. The Critique of Pure Reason is the preparation for metaphysics to be established as science in the future (Prolegomena). At this point Heidegger’reading on Kant reveals to research the projection of the intrinsic possibility of metaphysics; the possibilities that is basic the exposition temporal of being that on Kant's “schematism” reveals in the relation of intiution and mind, which deals with on the basis of “fundemental ontology”. In this sense, Heidegger who emphasizes the importance of time and space in the epistemic context of Kant, which presents as two forms of inner sense, still criticizes Kant who has ignored the problem of existence meaning. In this respect, in this study deals with the question of Kant's possibility of knowledge was discussed in the perspevtive of Heidegger's re-reading and criticism on the ontological horizon and ontological and tried to explain epistemological tips of transcendental philosophy which asserts a distinction between ontic and ontological truth In the context of determining the boundaries of the intrinsic possibility of metaphysics.