Gülten Akın, şiirlerini “dramatik yönü kuvvetli” şiirler olarak tanımlar. Yazarın şiiriyle tiyatrosu arasındaki etkileşim tek yönlü değildir; Gülten Akın’ın şiir anlayışının tiyatro oyunları üzerindeki etkisi de kolaylıkla fark edilir. İlk şiirlerini de kaleme aldığı dönem olan 1960-1970 tarihleri arasında yazdığı Batak, Kapılar Pencereler, Çıkış, Babilde Bir Kadın, Babil’de Bir Yusuf, Kızlar Değirmeni ve Keloğlan isimli yedi tiyatro oyununda, bu dönem şiirlerinde tartıştığı konular yer alır. Bu yazının konusunu ve sınırlarını, Akın’ın oyunlarında şiirsel dil, sahne organizasyonu, dekor-kostüm düzenlemesi, görsel, işitsel ve dilsel öğelerin imgesel kullanımı, atmosfer yaratma, zaman-mekân temsilleriyle nasıl bir şiirsel dram yapısı ortaya konduğu sorusu oluşturuyor. Çünkü bugün artık nazmın geçerli bir tiyatro dili olmadığı ifade edilse de şiir ile tiyatro arasındaki bağın tamamen koptuğunu ve tiyatroda şiirin işlevini yitirdiğini iddia etmek de mümkün değildir. Modern tiyatronun kurucuları sayılan Ibsen, Çehov, Shaw gibi isimler, tiyatro dili olarak düzyazıyı kullanmalarına rağmen, oyunlarında şiirselliği belli şiir kalıplarının dışına çıkarak çok daha karmaşık ve etkili bir teknikle kurabilmişlerdir. Şiirin-şiirselliğin tiyatro ile etkileşimini tartışmak amacıyla üretilen şiirsel tiyatro, dramatik şiir, dramatik nazım, şiirsel dram, tiyatro şiiri, manzum tiyatro gibi kavramların bolluğunun aksine bu konuda yapılan titiz ve detaylı çalışmaların azlığı, durumu olduğundan daha karmaşık hale getirmektedir. Bu nedenle tiyatroda şiirselliği, oyunun dokusu içinde parça parça sergilenen, bütün unsurların uyumuyla ortaya çıkan bir fikir, bir yöntem olarak tanımlamak da kavrama sade ve geçerli bir tanımlama bulmak açısından önemlidir.
Gülten Akın describes her poems as “dramatically strong”. There is an interaction between her poems and plays, it is clearly recognized that there is a strong impact of her poetics on her plays, Batak, Kapılar Pencereler, Çıkış, Babilde Bir Kadın, Babil’de Bir Yusuf, Kızlar Değirmeni and Keloğlan which are written between 1960-1970. There are lots of issues on these plays which are also handled in her poems. The subject and the limits of this paper determined by the question that how her plays establish the structure of the poetic drama by means of poetic language, the imaginative usage of visual, audial, linguistic elements, the peresentations of time and space etc. Although it is asserted that verse is not a valid theater language today, it is not possible to claim that the connection between poetry and theater has been completely broken and poetry has lost its function in theater. Although Ibsen, Chekhov, Shaw, who are considered the founders of modern theater, use prose as theatrical language, they have been able to construct poetry by using a more complex and effective technique, reaching beyond certain patterns of poetry. Contrary to the abundance of concepts generated in order to discuss the interaction of poetry and poeticism with theater, such as poetic theater, dramatic poetry, dramatic verse, poetic drama, theatrical poetry and verse theater, scarcity of meticulous and detailed studies on this subject makes the situation more complicated than it is. For this reason, it is important to define poeticism in theater as an idea, a method which is exhibited piece by piece in the texture of the play and which emerges with the harmony of all elements, in order for finding a simple and valid definition for the concept.