Ölen birinin cesedine ne yapılması gerektiğine dair ilahî kaynaklı ilk öğretinin bozulmasıyla bu alanda farklı ritüeller oluşmuştur. Bunun en önemli nedenlerinden biri, peygamberlerin tebliğ ettiği tevhid inancından uzaklaşan insanların ahiret kavramı hakkındaki kafa karışıklıklarıdır. Ölümden sonra bir hayatın var olduğuna inananlar, ölülerini bu yeni hayata hazırlamaya yönelik tutumlar sergilemişlerdir. Ölüyü sevdiği eşyalarla ve hatta sevdiği kişilerle birlikte gömme, bedenini korumak için mumyalama ya da yakarak küllerini kutsallığına inanılan çeşitli alanlara serpme bunun en yaygın örneklerindendir. Dünyayı imtihan alanı olarak telakki eden inançlarda doğal olarak ölüm sonrası bir azap ve ödül düşüncesi de teşekkül etmiştir. İlahî dinlerden en ilkel kabile dinlerine kadar hemen her inanç türünde adaletin tecellisi için ölüm sonrası bir cezalandırma veya ödüllendirme düşüncesine rastlamak mümkündür. İlahî dinler olarak kabul edilen Yahudilik, Hıristiyanlık ve İslam’ın her üçünde de bir ahiret hayatının varlığı kabul edilir. Ancak Yahudilik ve Hıristiyanlığın kutsal metinlerinde kabir hayatına yönelik ifadeler çok net değildir. Kabir hayatına ve kabir azabına yönelik Kur’an ayetleri de yeterince sarih değildir. Bu nedenle bu iki kavramın varlığını ancak İslam’ın ikinci temel kaynağı olan sünnet sayesinde netleştirmek mümkün olmuştur. Sünnetin Kur’an gibi koruma altında olmaması, kelam-ı kibar ve darb-ı mesel türünden bazı sözlerin yanı sıra pek çok uydurma sözün hadis kitaplarına girmiş olması bazı kesimlerin sünnete karşı olumsuz bir tavır sergilemelerine neden olmuştur. Sünnet üzerinden hüküm çıkarmaya da itikat oluşturmaya da karşı çıkmışlardır. Bu makalede çeşitli İslamî grupların kabir azabı hakkındaki görüşleri delilleriyle birlikte ele alınmıştır. Küçük bir azınlık kabir azabını ya tamamen, ya ruha yönelik boyutuyla ya da bedene yönelik olarak inkâr etmiştir. Buna rağmen İslam ulemasının çoğunluğu kabir azabına işaret eden ayetleri ilgili hadislerle birlikte değerlendirmiş ve kabir azabının var olduğunu söylemiştir.
Different rituals were formed in this field with the disruption of the divine primary teaching about what should be done to the corpose of a deceased person. One of the most important reasons for this is the confusion about the concept of the hereafter for people who are moving away from the belief in the oneness of the prophets. Those who believed that a life exists after death showed attitudes towards preparing their dead for this new life. Burying the dead with the things he loves and even the people he loves, mummification to protect his body, or sprinkling his ashes in various areas believed to be sanctuary are among the most common examples of this. In beliefs that consider the world as a test area, a post-death punishment and awards thought have naturally emerged. From the divine religions to the most primitive tribal religions, it is possible to come across a post-death awards or punishment thought for the manifestation of justice in almost every type of faith. The existence of an afterlife is accepted in all three of Judaism, Christianity and Islam, which are accepted as divine religions. However, statements about the grave life in the holy texts of Judaism and Christianity are not very clear. The verses of the Qur'an for the grave life and the torment of the graves are also not clear enough. Therefore, it was possible to clarify the existence of these two concepts only through the Sunnah, the second main source of Islam. The fact that sunnah is not under protection like the Qur'an, and some words such as word of kind and coup-like, as well as many fabricated words have entered the hadith books, caused some people to display a negative attitude towards sunnah. They opposed making judgments over sunnah or forming beliefs. In this article, the views of various Islamic groups about the torment of the graves are discussed together with their evidence. A small minority denied the grave punishment, either entirely, or only its spirit-oriented dimension, or corporal dimension. Nevertheless, the majority of the scholars of Islam evaluated the verses indicating the torment of the graves together with the relevant hadiths and said that the torment of the graves exists.