Sosyal hayatı düzenleyen, bireyler arasındaki bağlılığı arttıran, insanların çoğunluğu tarafından üzerinde uzlaşılan ve paylaşılan gerçek davranış standartları olan değer kavramı toplumsal bir olgudur. Sevgi, saygı, yardımlaşma, adalet, dürüstlük, merhamet, hoşgörü, dostluk gibi değerler bir arada yaşayan insanların uzlaştıkları ve fikir birliğine vardıkları ortak toplumsal değerlerdir. Değerler eğitiminde sanatın ayrıcalıklı bir yeri vardır. Çünkü sanat, yüzyıllardır insanın düşünce ve değer yargılarını etkilemiş ya da bu düşünce ve değer yargılarından etkilenmiştir. Her sanat akımı, her sanat ekolü bu etki ve tepkimelerle toplumu şekillendirmiş veya şekillenmiştir. Sanatın değeri; sağladığı güzellik ve yararlılık olgusu ile onun insan yaşamındaki yeridir. Oyun akılla kurulan duygu ile şekillenen dolayısıyla yaratıcılığın sınırsız ve özgür bir biçimde kullanıldığı bir etkinliktir. Çocuğun oyun oynarken, sanatçının ise yapıtını ortaya koyarken gösterdiği yaratıcılık ototelos bir tavırdır. Ototelos tavır, ereği kendi içinde olan tavırdır. Çocuk yaşamı bir oyun gibi görür ve yaşamla oyun içinde iletişim kurar. Oyun çocuğu özgürleştirir ve onun varoluşunu sağlar. Çocuk oynadığı sürece vardır. Oyun çok keyiflidir, haz vericidir ve bu nedenle güzel’dir. Aynı şekilde sanat da sanatçının dilidir. Sanatçı yapıtını üretirken bir oyun içindedir ve özgürdür. Yapıt ürettiği sürece, vardır. Çocuk oyunda, sanatçı yapıt üretiminde güzel’i oynamaktadır. Sanat yolu ile eğitimle duyular ve duygular eğitilirken aynı zamanda zihinsel yetiler de gelişmektedir. Böylece birey duygu, düşünce, izlenim ve görüşlerini sistemli bir şekilde anlatabilme yeteneği kazanarak yaratıcılığını malzemeye verdiği şekil veya yüzey üzerine yaptığı sanatsal faaliyetler ile estetik bir düzeye ulaştırabilme yetisine sahip olmaktadır. Bu araştırmanın amacı; bireyin toplumsal değerleri kazanımında, toplumsal yaşama uyumunda istenen ve beklenen davranışları kazanımında zekâya dayalı duyuların ve sezgilerin eğitimi olan sanat eğitiminde oyun ve ototelos tavır kavramlarını paradigmal bir yaklaşımla ele almak irdelemek ve önemini ortaya koymaktır.
Concept of value is a social phenomenon which regulates social life, and enhances attachment between individuals, and have genuine shared behaviour standards on which most people agree. Love, respect, helping each other, justice, honesty, mercy, tolerance, friendship are common social values on which people in a community compromise and agree. Art occupies a privileged place in values education in that it has either influenced human thoughts and value judgments or influenced by them for centuries. Every art movement has shaped society or been shaped by it through interactions. The value of art is evaluated by the place it has gained in people’s life through the usefulness and beauty it has provided. A game is an activity which is created with intellect and shaped with emotion, which makes it an activity in which creativity can be made use of limitlessly and freely. The creativity which a child shows while playing a game and an artist while building her work is an autotelic attitude. Autotelic attitude is an attitude which contains in itself its own aim. A child sees life as a game and communicates with life through games. Games liberate a child and ensure his existence, which means he exists as long as he can play. A game is very enjoyable, pleasurable and therefore a nice activity. Likewise, art is the language of an artist. While creating his work, the artist is, as it were, in a game and free and he exists as long as he can create. While the child acts the beautiful in a game, the artist acts the same as he is creating his work. While senses and feelings are trained through education making us of art, mental abilities also improve; therefore, the individual acquires the ability to systematically express his feelings, thoughts, impressions and views,thus,he is able to take his creativity to an aesthetic dimension through his shaping the material or his artistic work on the surface of the material. This study seeks to discuss and reveal with a paradigmatic approach the importance of concepts of game and autotelic attitude in acquiring social values, in acquiring behaviours required and expected from an individual for adapting to social life and in art education, which trains intellectuallized emotions and intuitions.