Tasarımda ve üretimde standartlaşma anlayışı, 1920’li yılların başlarında modern mimari üslupla önem kazanmaya başlamıştır. Bugün hala etkilerini görebileceğimiz dönemin standartlaşma isteği ve çabası, birçok tasarım yöntemini kolaylaştırmayı, böylece belirlenen norm ve düzen süreçlerini hızlandırmayı hedeflemektedir. Bauhaus Okulu, kuruluşu ile birlikte sanat ve mimari eğitimin geleceğine dair önemli katkılar sunmuştur. Bauhaus eğitiminin, devam ettiği süreçte ve okulun kapatılışından sonra bile, modern mimari anlayışa etkileyici ve yönlendirici izler bıraktığı söylenebilir. Bauhaus eğitimine de yansıyan ve ders içeriğinde oluşturulan normlar, günümüze kadar devam eden ve hayatımızda da yer alan düzenlemeler arasındadır. Standartlaşmayı sağlamak için yapılan deneyler ve alınan patentler, Bauhaus döneminde standartlaşma yolundaki önemli göstergeler olmuştur. Standarta ulaşmak üzere, özellikle konut üretiminde tipleşme ve düzenleme gibi yöntemler uygulanmıştır. Kişisel yaşam alanının tasarımı ise, kişisel ihtiyaç birimlerinin belirlenmesi üzerinden şekillendirilmiştir. İnsan ölçeğini temel alarak, yaşam alanlarını tipleştiren minimal ihtiyaç tabloları oluşturulmuştur. Standartlaşan konut tipleri, önce konutun ‘yaşam makinesine’ dönüşümünü ve daha sonra sosyal konut üretiminin başlangıcı olarak kabul edilen modern yapı stilini anlatır. Bauhaus okulunun dışında da, temel düşüncesi insan ölçeği olan normlar oluşturmaya çalışan Le Corbusier ve Neufert gibi mimarlar, yaşam alanlarının standartlaşmasına önemli katkılarda bulunmuştur. Bu çalışmada; yaşam alanındaki tipleşme, yöntemler ve bakış açıları, Bauhaus düşüncesi açısından irdelenerek, Bauhaus’tan bugüne kadar olan dönem içinde kişisel yaşam alanının yani konuttaki standart anlayışının değişimi, karşılaştırmalar ile ele alınacaktır.
The understanding of standardization in design and production started to gain importance with the modern architectural style in the early 1920s. The demand for standardization in this period aims to facilitate many design methods in order to speeding up the norm and order processes. With the establishment of the Bauhaus school, important contributions to art and architectural education have been made. During the persistence of Bauhaus education and even after Bauhaus, the understanding of modern architecture left influencing traces in architectural understanding. Norms that are reflected in Bauhaus education pretend specific regulations which are still part of our lives. This new regulations and even patents were important indications of standardization processes in the Bauhaus period. In order to reach the standard, methods such as typing and determined processes have been applied especially in housing production. The design of personalized living space is developed by determining personal needs in living units. In this context, minimal living spaces were created based on human scale. In the course of standardization and its reference to the modern living style, housing types have been described the transformation into a ´machine for living´ and further this typology is related to the concept of social housing. Apart from the Bauhaus school, architects such as Le Corbusier and Neufert contributed to the standardization of living spaces by developing norms based on the human scale. In this study, the typology, methods and perspectives in living spaces in terms of the Bauhaus thought, and the development of standardization in personal living spaces will be examined.