Piaget, bir çocuğun daima yeni şeyler görmek ve duymak isteyeceğini ifade ederek, çocukların zihinsel gelişimlerinin çevresel durumlardan etkileneceğini vurgulamıştır. John Dewey ve ondan sonra gelen başka eğitimciler ise en iyi öğrenme yolunun deneyime dayalı olduğunu belirtmişlerdir. Özellikle okul öncesi ve okul çağındaki çocuklarla, gençlerin, daha çok açık yaşam alanlarına ilgi duydukları bilinmektedir. Werner (1985), çocukların doğa hakkındaki bilgilerini daha çok şehir merkezinde yer alan parklarda ve okul bahçelerinde öğrendiklerini belirtmiştir. Neumann (1982), okulda verilen teorik bilgilerin tek başına yeterli olmadığını, okul bahçelerinin uygulama bahçesi olarak kullanılması gerektiğini savunmuştur. Şehirlerde büyüyen öğrencilerin bitki ve hayvanları tanımakta zorluk çektiklerini ve bu nedenle okul bahçelerinde bunlara yer verilmesi gerektiğini belirterek, bu alanların çevre laboratuvarlan gibi düzenlenmesini önermiştir. Ayrıca, bitki ve hayvanların yararlan konusunda öğrenciyi bilinçlendirerek, etkili bir çevre koruma politikasının uygulanabileceğini savunmuştur. Bütün bu nedenlerle, eğitim kurumlarında öğrencilerin ihtiyaçlarına cevap verebilecek nitelikte bahçe alanının olması gerektiği bir zorunluluk olarak ortaya çıkmaktadır. Bu doğrultuda yapılacak planlama çalışmaları ile nitelikli ve ihtiyaca cevap veren okul bahçelerinin tasarlanması mümkün olacaktır. Araştırmada; Ordu İli, Altınordu merkez ilçesinde yer alan Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı beş bağımsız anaokulu bahçesinde mevcut durum analizi yapılarak, okul bahçelerinin okul öncesi eğitimdeki açık alanlarla ilgili ilke ve standartlar yönünden yeterlilik durumları ortaya konulmuştur. Araştırma, tarama modelinde betimsel bir araştırmadır. Veri toplama aracı olarak araştırmacı tarafından konuyla ilgili literatürün incelenmesi sonucunda hazırlanan “Bilgi Toplama Formu” kullanılmıştır. Araştırmada yer alan okulların bina ve bahçe alanlarıyla ilgili bilgiler, okul yöneticileriyle yapılan görüşmeler ve bizzat okullar gezilerek yerinde yapılan gözlem ve incelemelerden elde edilmiştir. Elde edilen veriler, okul öncesi eğitim kurumlarının açık alanlarında bulunması gereken standartlarla karşılaştırılmış ve okulların yeterlik durumları ortaya konulmuştur. Sonuçlar, okul öncesi eğitim kurumlarında bulunması gereken yeterlilikler ve okul öncesi eğitimin ilkeleri yönünden tartışılarak, mevcut sorunların çözümüne yönelik öneriler geliştirilmiştir.
Piaget stated that a child would always like to see and hear new things and underlined that the mental development of children are affected by the environmental factors. John Dewey and the following educators have claimed that the best learning method is based on experience. It is known that especially preschool children, school-age children and also youngsters are more interested in outside life spaces. Werner (1985) stated that children learn and find out about nature in parks, schoolyards or playgrounds located in city centres. Neumann (1982) argued that the theoretical information and knowledge provided in schools is not adequate by itself and schoolyards should be used as practice spaces and grounds. He suggested that the children growing up in big cities have difficulty in recognising plants and animals, thus plants and animals can be introduced in schoolyards and these spaces could be organised as environment laboratories. Besides, he argued that an effective environmental protection policy can be implemented by raising the awareness of students about the advantages of plants and animals. For all these reasons stated above, a dedicated space for a schoolyard or a playground that could meet the needs of students is considered as obligatory. Accordingly, it would be possible to design qualified schoolyards and playgrounds that can meet the needs with appropriate planning activities. In this study, the current situation of five independent preschool institutions based in Altınordu sub-province of Ordu have been analysed and the sufficiency of these preschools in regards to the principles and standards of playgrounds in preschool education has been identified. The research is a descriptive research, with a general survey model. “Information Collection Form” has been used as the data collection tool, developed by the researcher as an outcome of the relevant literature research. The information related to the building sites and playgrounds of the schools involved in the research has been collected via interviews held with the school principals and through site visits to the schools. The obtained data has been compared to the standards identified for the preschool institutions and the adequacy of schools have been outlined. The outcomes have been discussed in relation to the principles of preschool education and the requirements of preschool education institutions and suggestions have been provided for the solution of current issues and problems.