Sağlıklı olmanın yaşam kalitesi ile ilişkilendirildiği günümüzde, yaşam alanlarındaki hava kalitesi ve iklim konforu gittikçe önem kazanmaktadır. Almanya’da 2000 yılında uygulamaya geçilen Büyük Sağlık Reformu ile hastalık merkezli bakış açısı, yerini sağlık odaklı bir yaklaşıma bırakmıştır. Türkiye’de ise termal suya dayalı terapilerin kullanımı son dönemlerde yaygınlaşsa da iklim (hava) temelli terapiler ile henüz hiçbir yerde karşılaşılmamaktadır. Hayati bir öneme sahip olan iklimin kullanımı ile gerçekleştirilen terapiler, toplum sağlığını korumanın ve artırmanın yanında bireyin yaşam kalitesinin de yükselmesine katkıda bulunmaktadır. Bu noktadan hareketle çalışmada, Almanya’da ve Avusturya’da yaygın bir şekilde uygulanan iklim terapisini değerlendirip hâlihazırdaki iklim terapisi gerçeğini ele almak, bulgular üzerinden genel bir çerçeve oluşturmak ve Türkiye’deki uygulamacıların ve akademisyenlerin dikkatini konunun önemine çekmek amaçlanmaktadır. Ayrıca gelişen sağlık turizminde Türkiye’nin hâlihazırda atıl durumdaki doğal kaynaklarını koruyarak-kullanarak, kırsal bölgelerde ekonomik kalkınmaya ve göçlerin önlenmesine yönelik sürdürülebilir girişimleri desteklemek de hedeflenmektedir. Çalışmada, tanımlayıcı araştırma yöntemi kullanılmıştır. Veriler, iklim terapisi çalışmaları ve uygulamaları ile ilgili ikincil kaynaklardan ve ilgili web sayfalarından elde edilmiştir. Çalışma sonucunda Türkiye’de iklim terapisinin henüz uygulanmadığı görülmüş, Almanya ve Avusturya’daki iklim terapi merkezlerinin model alınabileceği ve hava kirliliği yüksek olan illerde uygulanabileceği önerilmiştir. Özellikle hâlihazırda tıp fakülteleri bünyelerinde bulunan Tıbbi Ekoloji ve Hidroklimatoloji Anabilim Dalları ve turizm sektörünün işbirliğine gidebileceği öngörülmektedir.
Today, being healthy is strongly associated with quality of life, and the air quality and climate comfort become more important. With the Major Health Reform that was put into effect in 2000 in Germany, the illness-oriented perspective was replaced with a health-based approach. Although the use of thermal water therapies has increased in recent years, the climate (air)-based therapies have not yet been used in Turkey. These therapies that are performed by using the climate, which is of vital importance, contribute to increased quality of life, and they also protect and enhance the public health. From this viewpoint, it is aimed to review and analyze the climate therapy practices that are common in Germany and Austria, to discuss current status of climate therapy, to form a general framework through the findings, and to call the attention of practitioners and academics to the importance of this subject in Turkey. It is also aimed to encourage sustainable initiatives for economic development in rural areas and for prevention of immigration by preserving-using the natural resources that are already in hand for rapidly-growing health tourism in Turkey. In the study, descriptive research method was used. The data were retrieved from secondary sources about climate therapy studies and applications, and relevant websites. As a result of this study, it was observed that climate therapy has not yet been used in Turkey, and it was suggested that the climate therapy centers in Germany and Austria may be taken as examples, and these models may be implemented in cities with critical air pollution levels. It is predicted that Medical Ecology and Hydroclimatology Departments in Medical Schools and the tourism industry may collaborate on this matter.