Bosna ve bazı bakımlardan ondan ayrı olsa dahi ismen ve coğrafî bağlamda aslında çoğu zaman beraber anıldığı Hersek bölgeleri tarih boyunca kendilerini elinde tutan siyasî teşekküller için kale ve benzeri yapılar açısından büyük sayılara sahip olan bir mekânı simgelemiştir. Bu yapılar, küçük-orta ve büyük şeklindeki kapasite ve diğer unsurları ile sadece mimarî bakımdan değil, personeliyle de mühim bir çeşitliliğe konu olmuştur. Mevzu bahis çeşitlilik elbette sadece garnizon niceliklerini ilgilendirir bir nitelikte de değildir. Ayrıca işlevsel bir farklılıktan başka bu personellerin nasıl maaş aldıkları noktasında bir ayrıma tabii tutuldukları da aşikardır. Bu çalışma, arşivlerde yer alan Timar Ruznâmçe defterleri ve diğer perakende evrakın incelenmesi sonucunda ortaya çıkarılmıştır. O nedenle çalışmanın odak noktası kalelerden çok içindekiler, onlardan ziyade ise de gelirlerini timarlardan elde edenlerdir. Gelirlerin timarlardan elde edilmesi birincil olarak coğrafya ve Osmanlı’nın bu yapıları askeriyenin nabzının attığı yerde teşkil edişiyle de doğru orantılı bir problematiktir. Coğrafyanın öne çıkışı ve söz konusu maaş alımı kalelere birebir sirayet etmiş olan bir husustur. Fakat çalışma doğrudan kale personelini ilgilendirmekle birlikte hem neferler hem de kaleler farklı topraklarda görev yapıyor olmaktan hisselerine düşeni almışlardır. Dolayısıyla da her iki öge, yani kaleler ve onların içerisinde yaşayanlar bahse konu olduklarında coğrafi şartların göz önünde bulundurulmasına ziyadesiyle dikkat çekilme çalışılmıştır.
Which it is often mentioned together eventhough it is seperate from it in some respects Bosnia and the region of Herzegovina symbolized a place of supernumerary, in terms of forts and similar structures for the political organizations that had held them throughout history. These structures with their small-medium and large capacity and other elements, have been the subject of a significant diversity not only in terms of architecture, but also with their personnel. Of course, the subject matter about this diversity does not only concern garrison quantities. In addition to a functional difference, it is obvious that these personnel are subject to a distinction in terms of how they paid. This study was revealed as a result of the examination of Timar Ruznâmçe registrations and other retail documents in the archives. For this reason the focus of the study is the people inside rather than fortress’, who earn their income from the timars. Obtaining revenues from timars is a problem in direct proportion to geography. Thus the Ottomans formed these structures in the place where the military’s pulse beat. The prominence of geography and the aforementioned salary intake is an issue that has directly effected to the forts. However, although the study directly concerns the fortress personnel, both the soldiers and forts took their share from working in different lands. Therefore, it has been tried to draw attention to the geographical conditions when both elements, namely forts and the people living in them, are mentioned.