ABDURRAHİM KARAKOÇ’UN ŞİİRLERİNDE COĞRAFİ ÖGELER

Author :  

Year-Number: 2021-Year: 14 - Number: 88
Yayımlanma Tarihi: 2022-01-07 10:32:35.0
Language : Türkçe
Konu : Beşeri ve İktisadi coğrafya
Number of pages: 285-300
Mendeley EndNote Alıntı Yap

Abstract

Edebiyat ve coğrafya, mekân-zaman ilişkileri bağlamında çerçevelenmeleri dolayısıyla aralarında etkileşim bulunan iki temel disiplindir. Edebiyat ve coğrafya tarihsel düzlemde mekânın anlamlandırılması konusunda ortak paydada buluşur. Edebiyat ve coğrafyanın bu buluşması ‘edebî coğrafya’ kavramsallaştırmasında karşılık bulur.

Bu araştırma Abdürrahim Karakoç’un şiirlerinde yer alan coğrafi ögelerin Coğrafya merkezli okuma yaklaşımı ile ortaya konulması amacıyla yapılmıştır. Çalışma nitel araştırma yöntemlerinden içerik analizi yöntemiyle yürütülmüştür. Veri toplama aracı olarak Abdürrahim Karakoç’un şiirlerinden yararlanılmıştır. Karakoç’un şiirleri üzerinden coğrafya merkezli bir okuma ile yazarın coğrafyayı hangi temel ögeler ile konu edildiğinin incelenmesi yapılıp yorumlanmaya çalışılmıştır.

 Araştırmada şairin yaşanılan alanın fiziki ve beşeri coğrafya özelliklerini şiirlerine yansıttığı görülmüştür. Türk–İslam dünyasına yürekten sevdalı olan şair geleneksel ve modern tarzları birleştiren özgün bir üslupla halka seslenebilmiştir. Şiirlerdeki dağ, deniz, göl, akarsu, ova, bitki ve hayvanlar gibi fiziki coğrafya ögelerinin dışında; zaman, mekân, siyaset, gurbet, göç, ekonomi, dil, din, tarım, sanayi gibi beşeri coğrafya ögeleri de yer almıştır. Şair yaşadığı coğrafyayı sorgulayabilen, haksızlıklarla daima savaşan zengin bir iç dünyaya sahiptir. Dolayısıyla tabiat, aşk, gurbet konularının dışında millî duygulara hitap eden sosyal içerikli şiirler de yazmıştır. Bu şiirlerde yer alan coğrafi ögeleri kültür coğrafyası anlamında değerlendirmek mümkündür. Şair coğrafi anlamda kültürel değerlerin geleceğe aktarılması konusunda büyük ölçüde öncülük etmiştir.

Keywords

Abstract

Literature and geography are two basic disciplines that interact with each other because they are framed in the context of space-time relations. Literature and geography meet on a common ground in making sense of space on the historical level. This meeting of literature and geography finds its correspondence in the conceptualization of “literary geography”.

This research was carried out with the aim of revealing the geographical elements in Abdürrahim Karakoç's poems with a geography-centered reading approach. The study was conducted with content analysis method, one of the qualitative research methods. Abdürrahim Karakoç´s poems were used as data collection tool.  With a geography-centered reading through Karakoç's poems, it was tried to be examined and interpreted with which basic elements the author was subject to geography.

In the research, it was seen that the poet reflected the physical and human geography characteristics of the area he lived in to his poems. The poet, who is deeply in love with the Turkish-Islamic world, was able to address the public with a unique style combining traditional and modern styles. Apart from the physical geography elements such as mountain, sea, lake, stream, plain, plants and animals in poems; Human geography elements such as time, place, politics, immigration, economy, language, religion, agriculture and industry were also included. The poet has a rich inner world that can question the geography he lives in and always fights injustices. Therefore, he wrote poems with social content that appeal to national feelings besides nature, love and expatriation. It is possible to evaluate the geographical elements in these poems in terms of cultural geography. The poet has largely pioneered the transfer of cultural values ​​to the future in the geographical sense.

Keywords


  • Kültür, herhangi bir bölgede hayatını sürdüren insanların dil, din, gelenek, görenek, yeme, içme gibi genel özelliklerinin yazılı ya da sözlü olarak derlenmesi ve nesilden nesile aktarılması (Arslanoğlu, 2000), zihnin etkili bir şekilde süreç içerisinde geliştirilmesi (Williams, 1993: 9) olarak tanımlanmaktadır. Dolayısıyla kültür tarihi süreçte oluşan ve gelişen bir anlam sistematiği içinde toplumların geçmişten günümüze oluşturdukları birikimler toplamıdır (Parekh, 2002). Bu nedenle tabi çevrenin özellikleri kültüre yansımakla birlikte, kültür de tabi çevreyi ve toplumu etkilemekte, toplumun hayat tarzı dışındaki değer ve inançlarını da içine almaktadır (Emekli, 2006). Bu durumda kültür hem coğrafyadan etkilenmekte, hem de coğrafyayı etkilemektedir. Kültürel coğrafya ise kültür ile coğrafyayı birleştirip mekânsal çeşitlilikleri coğrafi bir yaklaşımla ortaya koyar. Bu bağlamda kültürel coğrafya din, dil, edebiyat, folklor, ekonomi, siyaset, yönetim gibi kültürel olguların mekânlar arasındaki değişimi ya da benzerliklerinin analiz edilmesidir (Arı, 2005 ).

  • Determinist coğrafyacılar kültür üzerinde doğal çevre faktörlerinin etkilerini ön plana çıkarmış, özellikle iklim ve yer şekillerinin kültürlerin üzerinde çok etkili olduğunu ifade etmiştir (Gümüşçü, 2006: 277). Fakat daha sonraki süreçte kültürel ögelerin özellikle kendileri coğrafi araştırmaların konuları olmuştur. Yine Beşeri coğrafyanın kurucusu olan Carl Ritter çevre ve insan etkileşiminde her ikisinin önemli olup, her ikisinin de eşit şekilde birbirini etkilediklerini; kültürel coğrafyanın atası olan Carl Ortwine Sauer (2005) de dünyada bir mekân içinde kültürün doğal peyzajında etkili olduğunu ve o bölgeyi kültürel peyzaj haline dönüştürdüğünü ifade etmektedir (Doğanay, 2005:1137). Sonuç olarak kültürel coğrafya doğal ve kültürel coğrafi ögelerin birbiriyle olan ilişkilerini ve etkileşimlerini araştırmaktadır.

  • Türkiye’de son yıllarda yapılan kültürel coğrafya ile ilgili araştırmalarda da (şiir, türkü, seyahatname vb.) coğrafyanın etkili olduğu görülmektedir (Çetin, 2015). İnsanlar roman, hikâye, şiir gibi edebi metinlerle duygu ve düşüncelerini ifade eder. Bu ifade şeklinde insanın yaşamış olduğu ortam özelliklerinin etkisi büyüktür. Çünkü herkes belli bir coğrafi ortamla ilişkilidir. Bu etkileşim edebiyat ile coğrafyayı birbirine yakınlaştırmaktadır. Dolayısıyla birçok edebi eserde coğrafyadan izleri görebilmek mümkündür (Kefeli, 2006). Şairlerin duygu ve düşüncelerini etkili bir biçimde ifade ettikleri şiirler coğrafi ögelerin fazlası ile bulunduğu edebi metin türleri arasında yer almaktadır.

  • Edebî eserlerde coğrafyanın etkisi çok önemlidir. Coğrafya merkezli okuma yaklaşımı metnin içindeki mekânı coğrafya olarak ele almaktadır. Dolayısıyla Edebiyat coğrafyası, metnin coğrafi içeriği, yazarın yaşadığı coğrafya ya da metnin içindeki gerçek ya da kurgulanmış mekânlara ait tasvir ya da coğrafi deneyimlemeleri ifade etmektedir (Kefeli, 2009: 428-432).

  • Yazarların edebî kişiliği ve tecrübesi, coğrafyanın siyasal-sosyal konumu coğrafya ve edebiyatın etkileşiminde öne çıkan ögelerdendir. Bu okuma türünde coğrafya merkeze alınır ve yazarın yaşadığı, deneyimlerde bulunduğu coğrafya ile oradaki coğrafi ögeler arasındaki etkileşim ortaya çıkarılır (Coşkun, 2010). Dolayısıyla edebiyat coğrafya içinde yaşatılır. Coğrafyanın edebiyat üzerindeki etkisi nedeniyle edebiyat araştırmalarında coğrafyaya yer verilmelidir. Çünkü coğrafyanın etkilerinden tamamen bağımsız bir edebiyat düşünülemez. Şair somut coğrafyayı soyuta dönüştürerek kurgulamaktadır. Sanatsal anlamda edebiyat coğrafyadan birçok şey almış, edebiyat da coğrafyayı özellikle şiir anlamında estetik hale getirmiştir (Aktaş, 2012:8-11). Özellikle coğrafyanın en önemli ögelerinden olan mekânlar sanatsal, sosyal, kültürel, siyasal kimliklere sahiptir. Bu kimliklerin hem imgesel, hem de simgesel içerikleri mekânlarla iletişim kuran herkesin kimliklerinin oluşmasında çok önemli rol oynamaktadır (Narlı, 2014: 32). Edebî coğrafya ve edebi kartoğrafi edebi ve kültürel çalışmalarda mekânsal dönüşümün ardından uzay, mekân ve haritalama konularında yaratıcı yollar

  • Abdurrahim Karakoç’un Şiirlerinde Coğrafi Ögeler bulmamıza olanak sağlamaktadır (Robert ve Tally, 2020: 27-29). Şiirin coğrafyaya yüklediği anlam çok derinlikli ve felsefîdir. Günlük hayatta karşılaşılan fiziki coğrafya ögelerindeki (dağ, akarsu, deniz vb) güzellikler görülmesine rağmen oluşturduğu duyguları ifade etmekte zorlanma yaşanabilmektedir. Ancak bu ögelerle ilgili şiirler okunduğunda duygusal anlamda hislenme ve heyecanlanma söz konusu olup fark edilmeyen güzellikler kişiyi duygulandırabilmektedir. Dolayısıyla coğrafya iskelet, şiir ise ruhtur (Aktaş, 2003: 223-228). Şiir ruhun derinliklerine zihnin taşkınlıklarına doğru ilerleyip bizdeki derinlerde yatan birçok şeyi canlandırır. Şiirde bizi bütünüyle ele geçirişinde kendi varlığımız gibi görüp, aldatıcı olmayan fenemenolojik bir taraf vardır (Bachelard, 2017: 15). Çalışmada Abdürrahim Karakoç’un şiirlerinde coğrafyayı nasıl işlediği incelenerek coğrafi ögelerin tespit edilmesi, yorumlanması ve şiirler üzerine coğrafya merkezli bir okuma yapılması amaçlanmıştır. Abdürrahim Karakoç’un şiirleri genellikle halk edebiyatı açısından incelenmiştir. Bu çalışmada ise coğrafyacı yönü ön plana çıkarılmaya çalışılacaktır. Aynı zamanda çok az çalışma yapılan bu alana katkı sağlamak ve coğrafyanın edebiyata, edebiyatın da coğrafyaya olan etkisini gösterebilmek de diğer bir amaçtır. Çünkü Abdürrahim Karakoç’un şiirlerinde yaşadığı ve gezdiği mekânın coğrafi konumu, fiziki, beşeri, ekonomik ve siyasi coğrafya yapısı yer almaktadır. 1. Abdürrahim Karakoç’un Hayat Coğrafyası Kahramanmaraş ve çevresi çok sayıda şairin yetişmesiyle, yörenin önemli sanat ve edebiyat merkezi görünümüne kavuşmuştur. Hatta çok yakın zamanda (2020-Aralık) Kahramanmaraş ve ilçesi Göksun arasında topoğrafik şartların olumsuzluklarından dolayı ulaşımı rahatlatabilmek için açılan tünellere yöredeki şair, ozan ve yazarların isimleri verilmiştir. Yedi güzel adamın yetiştiği bir coğrafyadır (Necip Fazıl Kısakürek, Bahaddin Karakoç, Cahit Zarifoğlu, Nuri Pakdil, Abdürrahim Karakoç, Erdem Bayazıt, Alaaddin Özdenören, Ali Akbaş, Osman Sarı ve Âşık Mahsuni…). Kahramanmaraş, hem kapalı şehir olma özelliği (Muhafazakâr Şehir Kimliği) hem de evlerdeki okuma geleneği ile önemli bir edebî muhit ve edebiyat şehridir. Şehrin geç modernleşmeyle beliren içe dönük yapısı sözlü kültürün güçlü bir biçimde devamlılığını sağlamış, böylece geleneksel edebiyatın şehirde önemli bir damar olarak sürekliliğine imkân tanımıştır (Göktürk ve Yılmaz, 2018: 33). Abdürrahim Karakoç Türk halk şiirinin güçlü şairlerinden biridir. Kahramanmaraş’a bağlı Elbistan ilçesinin Celâ köyünde (1991’de ilçe olan Ekinözü) dünyaya gelmiştir. Hepsi de şair olan kardeşleri Osman Naci, Ertuğrul, Nafiz ve Bahattin Karakoç’tur. Dedesi ve babası halk şairleri tarzında şiirler de yazmaktadır. Dolayısıyla şair Türk halk şiiri geleneğine sahip, sanatçının bol yetiştiği bir aile ortamında büyümüştür. Karakoç marangozluk ve çiftçilik yapmıştır. 1958’de Ekinözü belediyelik olunca muhasebeci olarak çalışmaya başlamıştır. 1982 yılında emekli olunca çocuklarının eğitim hayatı nedeniyle Ankara’ya yerleşmiştir. Politikaya atılmış, ama siyaset sahnesinden erken ayrılmıştır. Siyasal ve toplumsal bozuklukların dile getirildiği şiirlerinden dolayı birçok kez mahkemeye verilmiş, suçlamaların tamamından aklanmıştır. İlk şiirlerini ise beğenmeyip yakmıştır. Abdürrahim Karakoç'un şiirleri ilk olarak 1950 yılında Elbistan'da çıkan Engizek gazetesinde yayımlanmıştır. Abdürrahim Karakoç çocukluk ve gençlik yıllarını Ekinözü’nde geçirmiştir. Kırsal hayatı yakından yaşamış olması nedeniyle de yöre insanlarının dönem içinde yaşamış olduğu sıkıntıları, zorlukları bizzat kendi tecrübesiyle öğrenmiştir. Şairin gençliği tek parti dönemi ve II. Dünya savaşının yaşandığı dönemlere denk gelir. Dolayısıyla Karakoç o dönemde Türkiye’de yaşanan tüm toplumsal sıkıntılara şahit olmuştur. Yaşanılanlara duyarsız kalmayıp saf/arı Türkçe ve hece vezniyle yazdığı şiirlerinde bu sorunlara çözüm önerileri getirmeye ve insanları aydınlatmaya çalışmıştır. Dolayısıyla fiziki coğrafya ögeleri de (dağ, tepe, ova, akarsu, bitkiler, hayvanlar vb) şiirlerinde kullanmış olmasına rağmen yaşadığı dönemdeki sosyal, siyasi, ekonomik ve kültürel sorunlar şiirlerinde (beşeri coğrafya ögeleri) çok fazla kullanmasına sebebiyet vermiş, millî duygulara hitap eden sosyal içerikli şiirler yazmıştır. Karakoç 2012’yılında vefat etmiştir. Avcı (2012: 93)’ya göre onun şiirleri “halk şiirinin tekrarı değil gelişerek devamı olmuştur”. Halk edebiyatına yeni ifadeler ve benzetmeler getirmiştir Halkın duygularına tercüman olabilen adaletsizliği hicivleri ile anlatan güçlü bir kalem olmuştur. Milliliğin zirvesinde Anadolu’nun dağı, yaylası, ovası, akarsuyu, bitkileri hayvanları yanın da, halkın sevdalarını, çilelerini, sosyal problemlerini şiirlerine taşımıştır. Geleneksel ve modern her iki anlayışla da halka seslenebilmiştir. Dolayısıyla halkın hislerine, dertlerine, aşklarına, hasretlerine, isyanlarına ve haksızlıklarına onlarla birlikte karşı koyabildiği için bu kadar sevilmiştir. Türk –İslam dünyasına yürekten sevdalı olan Abdürrahim Karakoç şiirlerinde gözlem ve mekân seçimine büyük önem vermiştir. Saldere (2001)’nin çalışmasında “Dosta Doğru, Beşinci Mevsim, Gökçekimi, Akıl Karaya Vurdu, Suları Islatamadım”da aşk tabiat şiirleri yoğunluktadır. Şiirlerinde toplam 584 tane tabiat isminin, 317 tane zaman isminin, 61 tane hayvan ve hayvan unsurları ile ilgili isimlerin ve 32 tane yerel mahallî ismin olduğu belirtilmiştir. Dolayısıyla çalışma Karakoç’un coğrafi ögeleri yoğun bir şekilde kullandığını göstermesi bakımından önem taşımaktadır. Coğrafya tamamen inceleme ve araştırmaya dayalı mekânsal bir bilimdir. Nedensellik, dağılış, ilgi, bağlılık ve karşılaştırma prensipleri vardır. Edebiyat incelemelerinde de özellikle mekân ve zaman anlamında coğrafya vazgeçilmez bir unsurdur. Coğrafya ilmi Doğulu ve Batılı düşünürlerin de ilgisini çekmiş ve her fırsatta önemi vurgulanmıştır. Örneğin İbn-i Haldun, Mukaddime adlı eserinde coğrafyaya ve coğrafyanın insan üzerindeki etkisine iklim-din ilişkisi üzerinden vurgu yapmıştır. Uygarlıkların gelişimi coğrafi yerleşimlerin avantajları ve dezavantajları medeniyetlerin dünya görüşü yaşanılan coğrafya ile belirgin hale gelmektedir (Braudel, 1996: 40). Edebiyat ve coğrafya ilişkisi yeni olmamakla birlikte ‘edebiyat coğrafyası’ eleştirisi uluslararası literatürde bile yeni gelişmeye başlamış bir alandır. 20. yüzyılın sonlarında “edebiyat coğrafyası” olarak bilimsel bir disiplin haline gelmiştir. Bu alanda Türkiye’de de çok az çalışma yapılmıştır. “Nesillerin Ruhu” (Kaplan, 1991) ve “Edebiyat Coğrafyasında Akdeniz” (Kefeli, 2006) isimli çalışmalar edebiyatcoğrafya ilişkisine Türk edebiyatında öncülük edenler arasında yer almıştır. Edebiyat tüm sosyal bilimlerle sıkı bir şekilde ilişkilidir (Çetişli, 2011; Önal, 2011). Çünkü edebiyatın içinde olan hikâyeler, şiirler, romanlar zaman ve mekânı kapsamaktadır. Coğrafya toprak ve iklim özellikleri, hayat şekli, dünya görüşü üzerinde etkili olmakta ve geleceği şekillendirmektedir (Kefeli, 2009). Anadolu’ya ait maddi ve manevi kültürlerin çok olması şiiri, edebî eserlerdeki mekânı coğrafya olarak ifade eden coğrafya merkezli okumaya elverişli bir duruma getirmiştir. Şairin hayatını geçirdiği hayat sahası onun fiziki mekânını oluşturmaktadır. Doğduğu yer, aile hayatı, sosyal ve kültürel durumu, gezdiği mekânlar; bunların hepsi de onun kültürüne sanatçı kişiliğine katkıda bulunmaktadır. Bunun dışında hatta şiirlerinde kullandığı tema ve motifler incelenerek şairin yaşamış olduğu coğrafyanın özellikleri dahi belirlenebilir. Dolayısıyla edebiyat coğrafyadan coğrafya da edebiyattan çok yönlü bir şekilde yararlanabilmektedir. 2. Yöntem Araştırmada Abdürrahim Karakoç’un şiirlerindeki coğrafi ögeler ele alınmış olup, nitel çalışma yöntemlerinden içerik analizi yöntemi kullanılmıştır. İçerik analizi sözel yazılı ve diğer materyallerin nesnel bir şekilde ve sistematik olarak incelenmesini sağlayan bilimsel bir yaklaşımdır (Tavşancıl ve Aslan, 2001). Özellikle sosyal bilimler alanında kullanılan içerik analizi benzer verileri belirli temalar ya da kavramlar dâhilinde gruplayıp sunmayı hedeflemektedir. Abdürrahim Karakoç’un şiirleri araştırılmış, şiirler hakkında yapılmış belli başlı eserler taranmış ve coğrafi ögeler açısından ele alınmıştır. Elde edilen tüm şiirler araştırmanın verilerini oluşturmuştur. Abdürrahim Karakoç’un şiirleri dışında denemeleri, gazetelerdeki düz yazıları okunmuştur. Ayrıca hayatı, kişiliği, çocukluğunun geçtiği coğrafi mekân-zaman, yaşamış olduğu döneme ait olaylar araştırılmıştır. 3. Abdürrahim Karakoç’un Şiirlerinde Coğrafi Ögeler Abdürrahim Karakoç edebiyat hayatında kendinden önceki edebiyatçıların geleneğinden beslenmiş ve manevi değerleri evrensel kültürle birleştirmiştir. Şiirlerinde özellikle yaşadığı ve gezdiği mekân ve zaman ögelerini okuyucuya yaşatmıştır. Dolayısıyla şair kültürel değerlerin geleceğe aktarılması konusunda öncülük etmiştir. Ayrıca coğrafi kavramlara bambaşka anlamlar yüklemiştir. Şiirlerinde insan, mekân, tabiat, sosyal, kültürel ekonomik ve siyasi olaylar arasında çok yönlü ilişkiler kurmuştur. Hatta şiiri anlatırken dahi coğrafi ögeleri kullanmıştır. Hastaya şifadır, dermandır şiir Şairden herkese fermandır şiir Bir yerde bağ-bahçe, bir yerde ırmak Bir yere kuş, çiçek, ormandır şiir… Karakoç, (2018n) Bedenin coğrafya, tarihtir dünün, Ayrı ayrı sayfa saatin, günün. Karakoç, (2018g) 3.1. Mekân ve Zaman Ögeleri Son otuz-kırk yılda mekânsallık edebî ve kültürel çalışmalarda kilit bir kavram haline gelmiştir. Mekân ve edebiyat, tasvir ve anlatı, haritacılık ve yazma arasındaki ilişkiler hem ilginç, hem fazla, hem de karmaşıktır. Çünkü bir yeri bilmek için bir kişi onu haritalar fakat aynı zamanda onu okur ve anlatır (Robert ve Tally, 2020: 78-79). Narlı (2014: 14-15) çalışmasında insanın hayat içindeki, düşünceleri ve hayalleri ile ilişkide olduğu tüm yerler düşünülüp şiir ve mekân çözümlemeleri tasnif edilmiştir. Bunlar; kırsal yerler şehirler, oteller hapishaneler parklar sokaklar ve ülkeler gibi düzenlenmiş yerler; dağlar deniz nehir göl gibi doğal yerler, gökyüzü güneş ay yıldızlar gibi kozmik yerler; Kafdağı, Olimpos dağı gibi mitolojik yerler, ahiret, cennet-cehennem sırat köprüsü gibi var olduğuna inanılan kutsal yerler ve hayal edilen yerlerdir. Gök mavi, dağlar ak, ovalar yeşil... Dört mevsim bahardır güney illeri Çiğ düşmüş çiçekte gün ışıl ışıl Bir sarı, bir mordur güney illeri. Karakoç, (2018f) Biz “Asr-ı Saadet” diyoruz; fakat Kimi de “ortaçağ karanlığı. Karakoç, (2018c) Ter kokuyordu Çukurova tarlaları Irgat türküleri duyuluyordu uzaktan Ekin biçiyordu yalın ayaklı köy kızları Elleri kabarıyordu oraktan Gökbelen dağlarına yağmur yapıyordu Yetimler mahallesinde bir çocuk ağlıyordu. Karakoç, (2018f) Mekân öyle bir öge durumuna bürünür ki hammaddelerden işyerlerine ve kültüre kadar sosyopolitik oyunun hiçbir malzeme ve kaynağını ortadan kaldırmadan bunları bir araya getirir (Lefebvre, 2016: 117). Özellikle edebiyatın konusu insandır. İnsanı anlamaya yönelen edebiyat da insanı anlatırken onu zaman ve mekândan soyutlamaz. Edebi eserlerde mekân-zaman olayların yaşandığı, insanların etkileşim halinde bulunduğu bir alandır. Şair insan ve mekân arasındaki etkileşimi, yaşadığı coğrafyayı, gezdiği dolaştığı illerin, ilçelerin, ülkelerin nerelerde olduğu, etrafında yer alan dağ, ova, yayla, deniz ve akarsuları belirterek bu ögelerin coğrafi konumlarını şiirlerine aksettirmiştir.

  • Garipler köyünde bir gelin düşünüyordu. Karakoç, (2018f)

  • Zaman, zaman-zaman bizi sınar mı? Karakoç, (2018d)

  • Bulandım, duruldum dogmadan önce. Karakoç, (2018a)

  • Doğal çevre edebiyat eserinin ilişki kurduğu ilk çevredir. Dolayısıyla dağ, deniz, göl gibi ögeleri sanatçılar kendileri ile iletişim halinde fakat daha üstün yüce varlıklar olarak betimlemişlerdir. Aynı şekilde Türk halk şiirinin de temel çıkış noktası burasıdır. Burada aşıklar dağlara zalim diye seslenirken dahi dostlarına kahreden bir davranış sergilemektedir. Çünkü halk şairi doğal ve kozmik olana karşı çelişkili duygular taşımayıp O doğal olan içinde, doğal olanda O’nun içindedir ( Narlı, 2014: 34 ).

  • Koç yiğit duruşlu sıra dağların. Karakoç, (2018a)

  • Yoluma çiçekler döşüyor dağlar... Karakoç, (2018c)

  • Kevenini yaktığımız dağlar oy! Karakoç, (2018c)

  • Nerde o çiçek açan bazlama hamurları? Karakoç, (2018n)

  • Sohbette görmek ne hoş... Karakoç, (2018c)

  • Eğri yollar yaylaların kuşağı Çayır çimen sevgililer döşeği Horon teper Sürmene’nin uşağı, Dadaşların oynadığı bar simdi. Karakoç, (2018f) Yeşertsin tohumu, eritsin karı Rüzgârlar bahara selam götürsün Türküler söylesin yayla suları Turnalar dağlara selam götürsün. Karakoç, (2018n) Bilmezsin ovalar nasıldır bizde Kar ulur yollarda yoncalar dizde Saydıklarım damla değil denizde Hele bi ekinler ekilsin de gör. Karakoç, (2018f) Bir yerin akarsuyu, gölü, denizi pınarı, kaynak suları o alanın hidrografik yapısını oluşturmaktadır. Karakoç beşeri tasvirleri yaparken Türkiye’nin su potansiyelinden de bahsetmiştir. Sende kemâl bulmuş renk, sekil, biçim. Yasamanın özsuyusun bir içim. Olanca suların sağlığı için Seni her gün göller, ırmaklar öpsün. Karakoç, (2018a) Türkiye fiziki coğrafya şartları nedeniyle birçok afetin görüldüğü bir ülkedir. Şair özlemini hasretini dile getirirken afet karakteri arz eden ögeleri kullanmıştır. Yıldırımlar sağdım umut bahçeme, Hasretimi yangınlarla süsledim… Depremleri dost eğledim geceme, Yüreğimde fırtınalar besledim… Bekledim ki sen gelesin yanıma, Gelmiyorsun yetti gayri canıma. Karakoç, (2018g) Şair halkın çektiği sıkıntıların, huzursuzlukların, çilenin ifadesini belirtmek amacıyla hayvan coğrafyası içinde yer alan yılan ve akrep ögesini kullanmıştır. Ayrıca öküz, eşek, at, güvercin gibi hayvan ögeleri de şiirlerinde yer almaktadır. Ekin ektim başak yılan, Kuşandım kuşak yılan, Yorgan akrep, döşek yılan, Bir gün rahat yatamadım, Suları ıslatamadım. Karakoç, (2018d) Isparta’nın renk renk gül bahçesinde Bülbüllerin neşesini gör şimdi. Karakoç, (2018f) Öküzün boynuzu kulağı geçer Kurnazın hilesi salağı geçer Kötürüm eşeğin canı yanarsa Safkan Arap atlı ulağı geçer. Karakoç, (2018n) “İplik iplik damarlarım söküldü Kursun yemiş güvercine döndüm oy! Karakoç, (2018a) 3.3. Beşeri Coğrafya Ögeleri Abdürrahim Karakoç yalnızca fiziki coğrafya ögelerini değil, beşeri, ekonomik, kültürel, tarihi ve siyasi coğrafya ögelerini de metinlerinde işlediği için coğrafya merkezli inceleme yaparken bunlar üzerinde önemle durulması gerekmektedir. Öncelikle şairin Anadolu’ya karşı duymuş olduğu sevgi ve özlem çok büyüktür. Hatta şair Anadolu ile hürriyet kavramlarını bir arada düşünmektedir. Ayrıca şehir hayatının samimiyetsizliğine dayanamadığını Anadolu’ya özlemle baktığını ifade etmektedir.

  • Can bulur doya doya hürriyeti seçerim… Karakoç, (2018n)

  • Aman bizim iller ne güzel iller. Karakoç, (2018f)

  • İstanbul’u tarif etmek zor şimdi. Karakoç, (2018f)

  • Hele yaylalara çıkılsın da gör. Karakoç, (2018f)

  • Dadaşların oynadığı bar şimdi. Karakoç, (2018f)

  • Beyaz karlı, karaçamlı iri dağ Heybet nedir, ne değildir? De hele. Geceleri yapayalnız kalınca Uzlet nedir, ne değildir? De hele. Karakoç, (2018a) Şair tabiatı sadece manzara, hayvanların ve bitkilerin yaşam alanı olarak görmez, Tabiat onun için çok değerlidir. Çünkü adeta tabiatta yaşayan her canlı Allah’ı zikreder. Hak mührü var ceylanların gözünde Hak yazılı kâinatın yüzünde Hak Resul-ü Muhammed (S.A.)in izinde Gönül Hakkı görür, görür Hu çeker. Karakoç, (2018d) Karakoç’un şiirlerinde etkisi bulunan önemli etkenlerden biri “köy ”dür. Kendisi de köyde doğmuş ve hayatının belli bir döneminde köyde yaşamış olan Karakoç köy hayatını, insanları olabildiğince incelemiş ve analiz etmiş, olaylara hiçbir zaman kayıtsız kalmamış mutlaka bir yorumda bulunmuştur. Sen bizim köyleri görmedin ki hiç Yolları toz çamur evleri kerpiç O kirli kabukta o en temiz iç Hele bir yakından bakılsın da gör. Karakoç, (2018f)

  • Çıradan utanan benim. Karakoç, (2018f)

  • Bir de ceplerimi ara Tohdur Beg. Karakoç, (2018f)

  • Ceddim Gazi Osman düşer aklıma. Karakoç, (2018m)

  • Tugrul’la Timur’un haline bir bak. Karakoç, (2018h)

  • Bitecek bu gurbet biz geleceğiz. Karakoç, (2018e)

  • Ekonomik coğrafya insanların hayatlarını kazanma ve devam ettirebilmek için ekonomik amaçlı faaliyetleri ele alıp bunların yeryüzü üzerindeki mekânsal dağılımını insan ve sosyal çevre kapsamında inceleyen bir coğrafya dalıdır (Özçağlar, 2009). Şair ekonomik coğrafyaya da şiirlerinde yer vermiştir.

  • Sen umut kaynağı, alın terisin. Karakoç, (2018f)

  • Özellikle Doğu Karadeniz bölümünde topoğrafik şartların arızalı olması eğim değerlerinin yüksek olması nedeniyle tarım alanları oldukça azdır. Dolayısıyla bu yörelerde insanlar geçimlerini sağlayabilmek için denize yönelmiş, balıkçılık faaliyeti ile istihdam sağlamaktadır (Arınç, 2014). Denizde kıyılara ve limandan uzağa demirlemiş gemilere yük götürüp getiren, aynı zamanda balıkçılık faaliyetlerinin de yapıldığı güvertesiz, teknelere mavna adı verilmektedir. Şair bu durumu şirinde ifade etmiştir.

  • Dal boylu gençler gidiyordu bıçaktan. Karakoç, (2018f)

  • Ömer ipliğinde dizilidir AŞK Hasretli/ Ağrılı/ Sızılıdır Okuyabilirsen yerinde oku Gönül kitabında yazılıdır AŞK. Karakoç, (2018k)

  • Sarı saçlarına deli gönlümü Bağlamışlar çözülmüyor Mihriban Ayrılıktan zor belleme ölümü Görmeyince sezilmiyor Mihriban. Karakoç, (2018a) İki güzel su doldurur pınarda Pınar güzel güzel iki gönül bir Güzel sevmek güzel amma baharda Bahar güzel güzel iki gönül bir. Karakoç, (2018f) Yar deyince kalem elden düşüyor, Gözlerim görmüyor aklım şaşıyor Lambada titreyen alev üşüyor Aşk kâğıda yazılmıyor Mihriban. Karakoç, (2018a) Yaratıcıya duyduğu sevgiyi ilahi aşkı ise şiirlerinde Tasavvufa has işlemektedir.

  • Ölü dünya dirilmeyi bekliyor. Karakoç, (2018g)

  • Ana bu bayram mı? Aman çok ayıp Çocukken gördüğüm bayramlar hani? Mübarek elleri öpüp, koklayıp Yüzüme sürdüğüm bayramlar hani? Karakoç, (2018d) Şair siyasi coğrafya anlamında da şiirler yazmıştır. Kendi kültürünün mahalli renklerini taşıyan şiirleri dışında dini hassasiyetinin etkisiyle İslam ülkelerindeki insanların acılarını dile getirmiştir. Kapitalizmin kurbanı olarak gördüğü İslam coğrafyasının durumunu, zulümleri ve soykırım olaylarını topluma karşı olan sorumluluk bilinci ile şiirlerinde işlemiştir. İnanç coğrafyasını içinde milli duyguları en üst seviyede yaşamakla birlikte Türk-İslam birliği de şair için büyük önem taşımaktadır. Bir Çeçenya’dan, bir Filistin’den vurulurum Onlar ayaklarından, ben yürekten vurulurum Bosna’da, Doğu Türkistan’da, hem de Keşmir’de Hasılı, her yerde her yerde ben vurulurum. Karakoç, (2018k) Kapımız Azerbaycan,

  • Bacamız Bosna Hersek. Karakoç, (2018g) Karakoç, Azerbaycan’ı kapı, Bosna–Hersek’i baca olarak ifade ederken Türk-İslam dünyasını kocaman bir eve benzetmiştir. Dolayısıyla şair şiir dünyasında coğrafyayı sembolleştirmiştir. Ayrıca şairin şiirinde coğrafya, ev-yuva fikriyle bireysel, toprak vatan anlamıyla da siyasal bir imgeleme aracı olmuştur. Avare gezilmez bu karda, kışta… Birliğe muhtacız içte ve dışta. Karakoç, (2018f)

  • Yağmurun adı sepkendi bizim diyarda. Karakoç, (2018n)

  • Doğanay, H. (2005). Coğrafyaya Giriş. Erzurum: Aktif Yayınevi.

  • Gümüşçü, O. (2006). Tarihi Coğrafya Kavramları; Tarihçe Kaynaklar Mekân Metod. İstanbul: Yeditepe

  • Yayınevi. Emekli, G. (2006). Coğrafya Kültür Ve Turizm: Kültürel Turizm. Ege Coğrafya Dergisi, C. 15, s. 51-59. Göktürk, İ. ve Yılmaz, M. (2018). Kahramanmaraş Şehir Kimliği Üzerine Toplumsal Yapı Çözümlemesi.

  • Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, C. 8, S. 2, s. 34- Kaplan, M. (1991). Nesillerin Ruhu, İstanbul: Dergah Yayınları. Karakoç, A. (2018a). Dosta Doğru. Ankara: Kadim Yayınları. Karakoç, A. (2018b). Beşinci Mevsim. Ankara: Kadim Yayınları. Karakoç, A. (2018c). Gökçekimi. Ankara: Kadim Yayınları. Karakoç, A. (2018d). Suları Islatamadım. Ankara: Kadim Yayınları. Karakoç, A. (2018e). Kan Yazısı. Ankara: Kadim Yayınları. Karakoç, A. (2018f). Vur Emri. Ankara: Kadim Yayınları. Karakoç, A. (2018g). Akıl Karaya Vurdu. Ankara: Kadim Yayınları. Karakoç, A. (2018h). Yasaklı Rüyalar. Ankara: Kadim Yayınları. Karakoç, A. (2018i). Gerdanlık 1. Ankara: Kadim Yayınları. Karakoç, A. (2018k). Gerdanlık 2. Ankara: Kadim Yayınları. Karakoç, A. (2018m). Parmak İzi. Ankara: Kadim Yayınları. Karakoç, A. (2018n). Gerdanlık 3. Ankara: Kadim Yayınları. Kefeli, E. (2006). Edebiyat Coğrafyasında Akdeniz, İstanbul: 3F Yayınevi. Kefeli, E. (2009). Coğrafya Merkezli Okuma. Turkish Studies, C. IV, S. 1, s. 423-433. Lefebvre, H. (2016). Mekânın Üretimi. (Çev. I. Ergüden). İstanbul: Sel Yayınları. Narlı, M. (2014). Şiir ve Mekân, Cumhuriyet Dönemi (1920-1950) Türk Şiirinde Şiir Mekân- İlişkisi. Ankara:

  • Akçağ Yayınları. Önal, M. (2011). Edebiyat ve İletişim. Ankara: Kurgan Edebiyat Yayınları. Özçağlar, A. (2009). Coğrafyaya Giriş. Ankara: Ümit Ofset Matbaacılık. Williams, R. (1993). Kültür. (Çev. S. Aydın). Ankara: İmge Yayınevi. Parekh, B. (2002). Çok Kültürlülüğü Yeniden Düşünmek. Ankara: Phoenix Yayınları. Saldere, G. (2001). Abdürrahim Karakoç’un Lirik Şiirlerinde Kelime Dünyası, Yayınlanmamış Yüksek

  • Lisans Tezi. Gazi Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı, Ankara. Schein, R. H. (2004). Cultural Traditions, Duncan J. (Editor), A Companion to Cultural Geography,

  • Blackwell Publishing U.K. Robert, T. ve Tally, Jr. (2020). Mekansallık. (Çev. E. Aras). Ankara: Hece Yayınları. Tavşancıl, E. ve Aslan, E. (2001). İçerik Analizi ve Uygulama Örnekleri. İstanbul: Epsilon Yayınları.

                                                                                                                                                                                                        
  • Article Statistics