Hollandalı yazar Kader Abdolah, kutsal kitap Kuran-ı Kerim’i, Hollandalı okurların daha iyi anlayabilmesi amacıyla basitleştirerek Hollandacaya çeviri yapma gibi karmaşık bir işin içine girmiştir. Bu işe başlamadan önce, yaptığı eylemi, okuyacak olan kişinin, kutsal metinde Peygamber Hz. Muhammed’in nasıl ‘nazik ve şiirsel’ bir kişilikten, ‘sert ve şiddet yanlısı’ bir kişiye doğru geliştiğini algılayabileceği türden bir çeviri metni olarak betimliyor. Buna bağlı olarak, Hollandalı okurların kolayca anlayabilmesi için kutsal metnin basitleştirilmiş bir türünü yapma inancıyla, Kuran-ı Kerim’deki ‘sayısız yinelemeleri’ çeviri metninden çıkarma kararı aldığını dile getiriyor.
Bu çalışma, İslam’ın ve Hıristiyanlığın Kutsal Metinlerindeki yineleme kavramını ve karşılaştırmalı dilbilimsel, çeviribilimsel ve yorumbilimsel bakış açısından yinelemenin asıl metine ve sözde çeviri metnine olan etkisini (örneğin, Rahman, 55; Mürselat, 77; Yuhanna, 8-21). Yinelemenin etkisi ve işlevi bakımından Abdolah’ın çözümlemesindeki eksiklik ve yetersizlikleri gösterebilmek ve tartışabilmek amacıyla bu yöntem uygulanacaktır.
Dilbilimsel yönden bakıldığında, yinelemenin, eski ve yeni bilgi arasındaki bağlantı açısından, farklı metin türlerinde eklenmiş, güçlendirici ya da algıyı kolaylaştırıcı bir işlevi olduğu gösterilmiştir. Kuran-ı Kerim ve İncil’de bilgi, Abdolah tarafından öne sürüldüğü gibi, okuyanların okuma yazma bilmemesinden ya da düşük IQ düzeyine sahip olmasından dolayı yinelenmez, fakat yegâne özelliği ve tahmin edilemeyen içeriği olan kutsal mesajın, böylece daha iyi biçimde içselleştirildiği ve insan belleği tarafından bütünleştirildiği içindir.
Kuran-ı Kerim’de Rahman ve Mürselat Suresi ve İncil’deki Yuhanna Bölümü’nün yeterli düzeyde yineleme içerdiği ve anımsatıcı, açıklayıcı, öndeki bilgiyi güçlendirici, bağlantı sağlayıcı ve uyarıcı işlevi yerine getirdiği gösterilmiştir. Fiske’in kuramsal yaklaşımı (tekil oluşum: entropy ve sıklık: redundancy), kutsal metinlerde çok uygun biçimde gözlemlenmektedir. Bu saptamayı dikkate aldığımızda, bu durumun, Abdolah’ın ‘oldukça tuhaf girişimi’ olarak gözüktüğünü söyleyebiliriz, çünkü Abdolah’ın bir çeviri mi, yeniden çeviri mi yoksa bu iki seçenekten bağımsız olarak özgün telif bir eser çalışması mı yaptığı belli değildir. Aynı zamanda, neden bazı yinelemelerin kendisi tarafından çıkarıldığını ve bazılarının çalışma metninde tutulduğunu açıklama konusunda, Abdolah herhangi bir zahmete de girişmemektedir.
Hukuksal ve dinsel metinler, sözcük kullanımı bakımından herhangi bir değişikliğe çok duyarlıdır (bkz. Van Der Horst). Bu çalışmadaki verileri temel alarak, Abdolah’ın betimlemesinin ya da çalışma yordamının, okuyucunun zihninde dikkati dağıtma etkisi yaratabilecek türden ve iletişim kanalına ait bir karışım biçimi, bir bozulma olduğu öne sürülebilir. Onun niyeti, ‘girişiminin’ başlangıç evresinde bu olmayabilir, ancak, sonuç olarak, bu durum, önceden hedeflenen basitleştirmeden çok daha fazla kafa karışıklığı, bozulma ve güçleşmeye neden olmaktadır.
Dutch author Kader Abdolah got entangled in a complicated business, which consists of the simpification of the Holy Text, the Koran. Before he incepts, he describes his work as a text in which one can read in the Koran how the Prophet Mohammed develops from a gentle, poetic person to a strict, violent person. Therefore, he decided to cut out the countless repetitions in the Koran, with the belief that he would make a simple version of the Holy Text so that Dutch readers would understand it easily.
This paper investigates the concept repetition in the Holy Texts of Islam and Christianity; and impact on the original and translated version (for instance, Rahman, 55; Mürselat, 77; John, 8-21) from a comparative linguistic, translational and hermeneutic perspective. This procedure will be followed in order to be able to demonstrate and to discuss the shortcomings in the analysis of Abdolah in terms of the effect and the function of repetition.
It has been shown that repetition in differen kind of texts fulfills an additional, reinforcing or facilitating function with regard to the relation between the new and old information. In the Koran and in the Bible, information is repeated not because readers are illiterate or have a low IQ level (as suggested by Abdolah), but because the sacred message, which has a unique character and unpredictable content, is in this manner better internalized and integrated by human memory.
The Surahs Rahman and Mürselat in the Koran, the Book of John in the Bible have been shown to contain sufficient repetition and fulfill a clear recalling, clarifying, strengthening, connecting and warning function. Fiske’s theoretical approach (i.e. entropy & redundancy) is perfectly reflected here in the holy texts. In this regard, it seems as a rather ‘strange enterprise’ of Abdolah, because it is still unclear whether Abdolah produced a translation or a retranslation or apart from these two options, an original work. Also he does not seem to make an effort to explain his readers precisely why some repetitions have been removed by himself, whilst the rest have remained in the text. Legal and religious texts are very sensitive to any change in word usage (cf. Van Der Horst). Based on the data in this study, one may suggest that Abdolah’s description or his modus operandi is a form of interference in a communication channel, which may cause a distraction effect on reader’s mind. This may not have been his intention at the initial phase of his ‘enterprise’, however, it yields as a result more confusion and complicaiton than already targeted simplification.