15. ve 16. yüzyıllar hem Osmanlı İmparatorluğu'nda hem de İtalyan Şehir-Devletleri'nde sanat, edebiyat, felsefe ve mimarlık alanlarında önemli gelişmelerin yaşandığı bir dönemdir. Bu dönem, Osmanlı İmparatorluğu'nda Klasik Dönem, İtalya'da ise Rönesans olarak adlandırılan bir mimari tasarım üslubunun olgunlaşma ve saflaşma dönemidir. Bu çalışma, bu iki coğrafyadaki mimarlık mesleğini inceleyerek, mimari uygulamalar ve kültürel ortamlar arasındaki benzerlikleri ve farklılıkları belirlemeyi amaçlamaktadır. Bu bağlamda mimari gelişmelerin ve kültürel alışverişlerin etkileşimi vurgulanmıştır.
Elde edilen bulgular, her iki bölgedeki siyasi ve kültürel bağlamlardan kaynaklanan farklı yaklaşımlar ve uygulamalar olduğunu göstermektedir. Osmanlı İmparatorluğu'nun dışarıya kapalı bir yapısı olduğunu ve sadece Doğu’ya, Doğulu kültüre ve İslam'a odaklandığı düşüncesine karşı İtalyan Şehir-Devletleri ve Osmanlı İmparatorluğu'ndan sanatçılar, mimarlar, gezginler ve kaşifler gibi pek çok unsur sayesinde bireyler arasındaki fikir, kültür ve bilgi alışverişlerine dikkat çekilmiştir: Osmanlı mimarları devlet tarafından belirlenen koşullara uyan birer memur gibi sistem için ve sistem içerisinde çalışırken İtalyan meslektaşları daha esnek karar verme yetkisine sahip olmuşlardır. Ancak her ikisi de Rönesans hareketinin "yeniden doğuş", "bireycilik" ve eserler aracılığıyla "varoluşsal tanınma" kavramlarından etkilenmiştir.
The 15th and 16th centuries witnessed significant developments in art, literature, philosophy, and architecture in both the Ottoman Empire and the Italian City-States. This period marked a phase of maturation and refinement in architectural design styles, known as the Classical Period in the Ottoman Empire and the Renaissance in Italy. This study explored the architecture profession in these two regions and aimed to identify the similarities and differences in architectural practices and cultural environments by demonstrating the interconnections of architectural developments and cultural exchanges.
It is aimed to highlight the exchanges of ideas, culture, and knowledge between individuals, including artists, architects, travelers, and explorers from both the Italian City-States and the Ottoman Empire. Examining the institutional frameworks of architectural practices revealed intriguing differences: Ottoman architects operated within an organization, adhering to the conditions set by the state, while their Italian counterparts enjoyed greater flexibility in decision-making and the luxury of making project-based choices. Nevertheless, both were influenced by the Renaissance movement's notions of "rebirth," "individualism," and the pursuit of "existential recognition" through their works.