17. yüzyılın sonundan itibaren Avrupa Devletleri teorik ve pratik sahada çeşitli değişimlerle birlikte paradigma değişimine de uğramıştır. Bu süreçte, Sanayi ve Endüstri devrimleri ve Aydınlanma fikirlerinin de etkisiyle Avrupa Devletlerine ait toplumlarda sosyal değişimler ve krizler yaşandığı gözlemlenmiştir. Bu durum mevcut krallıkların monarşik yönetim anlayışını da değiştirmiş, yeni söylemler, yeni idari sistemler oluşturmuştur. 18. ve 19. yüzyıllarda da devam eden yönetim ve bilgi sahası içindeki bu değişimler ve krizler araştırmacılar tarafından modernite ve ulus devlet temaları çerçevesinde değerlendirilmektedir. Ulus devlet oluşumunda devletler kendi ideolojilerini meşrulaştırmak için çeşitli araçlarla toplumun geneline nüfus etmişlerdir. Bu yayılma ve meşruiyet sahasının oluşturulmasında mimarlık verimli bir araç olmuş, devletler ulusal kimliklerini mimari üsluplar üzerinden aktarmaya çalışmışlardır. Ulus devletler gelişen ulaşım ağları ve ticaret sayesinde sadece kendi topraklarında değil, yabancı devlet topraklarında da ulusal kimliği gösteren mimari ürünler ortaya koymuşlardır. Bu çalışma, Fransa’nın ulus devlet inşasının mimari yansımasını, 19. yüzyıl İstanbul örnekleri özelinde incelemektedir. Fransızların 19. yüzyılda İstanbul’da inşa ettiği farklı devlet yapı türlerinde dönemin anlayışına uygun olarak Fransa ulus-kimliğini temsil etmeye çalıştıkları gözlemlenmiştir. Çalışmada ulus kimliği açısından öne çıkan kavramlar ve tartışmalar aktarıldıktan sonra, Fransa’nın 18. yüzyıl sonu ve 19. yüzyıl ulusal mimari arayışına değinilmiştir. Son olarak Fransa’nın İstanbul’daki elçilik, hastane, eğitim yapıları gibi mimari ürünleri ulusal kimlik açısından değerlendirilmiştir. Fransızlar özelikle 19.yüzyıl ortasında itibaren hem İstanbul’da hem de diğer yabancı devletlerdeki yapılarında genel olarak Neo Rönesans-Barok/Klasik üslubunda inşa faaliyetlerine girişmişlerdir. Bu bağlamda tercih etmiş oldukları canlandırmacı üslupları yeni ulusal kimliklerinin bir yansıması olarak değerlendirerek içerik kazandırmışlardır. Antik Roma’dan gelen biçimlere Rönesans ve Barok dönemlerinin temsil ettiği insanı dünyanın merkezine alan aydınlanmacı görüşü katarak orta çağın teolojik dünya görüşüne karşı yönetimde ulusal kimlik olarak sekülerleşmeyi temel alan yeni bir dünya görüşünü devlet yapılarına yansıtmışlardır.
Since the end of 17th century, European States have changed in theoretical and practical fields along with paradigm shift. In this process, societies of the European States were observed social changes and crises under the influence of industrial revolutions and Enlightenment ideas. This situation also changed the monarchical management approach of the existing kingdoms and created new discourses and new administrative systems. These changes and crises in the field of management and knowledge, which continued in the 18th and 19th centuries, are evaluated by researchers within the framework of modernity and nation state themes. In the formation of nation states, states have penetrated the society in general through various means to legitimize their own ideologies. Architecture has been an efficient tool in creating this area of expansion and legitimacy, and states have tried to convey their national identities through architectural styles. Thanks to developing transportation networks and trade, nation states have produced architectural products that show national identity not only in their own lands but also in the lands of foreign states. This study examines the architectural reflection of France's nation-state construction, specifically in the examples of 19th century Istanbul. In the manner of the 19th century, French tried to represent the French nation-identity in the state buildings which was construct in Istanbul. In the study, after presenting the prominent concepts and discussions in terms of national identity, France's search for national architecture in the late 18th and 19th centuries is mentioned. Finally, France's architectural products such as embassies, hospitals and educational buildings in Istanbul were evaluated in terms of national identity. Especially since the mid-19th century, the French have generally engaged in construction activities in the Neo Renaissance-Baroque/Classical style, both in Istanbul and in other foreign states. In this context, they gave content to the revivalist styles they preferred by considering them as a reflection of their new national identity. French intellectuals and architects added the enlightenment view that puts people at the center of the world, represented by the Renaissance and Baroque periods, to the forms derived from Ancient Rome, and reflected a new worldview based on secularization as a national identity in government, against the theological worldview of the Middle Ages, into state structures.