Author :
Abstract
Bu çalışma, uluslararası ilişkiler disiplininde eleştirel güvenlik çalışmaları alanında önemli bir yere sahip olan Paris Okulu’nun güvenlik kavramı perspektifinden göç olgusunu incelemekte ve Avrupa Birliği’nin göçe yönelik güvenlik politikalarını analiz etmeyi amaçlamaktadır. Paris Okulu, güvenliğin nesnel bir tehditten ziyade söylemsel bir inşa süreci olduğunu ileri sürerek, güvenlik çalışmalarına eleştirel bir yaklaşım sunar. Bu çerçevede göç, yalnızca demografik veya ekonomik bir mesele değil, aynı zamanda siyasi aktörler tarafından toplumsal algılar üzerinden güvenlik tehdidi olarak sunulan bir olgu haline gelmektedir. Özellikle “güvenlikleştirme” (securitization) kavramı aracılığıyla devlet ve kurumlar bazı olguları güvenlik tehdidi haline getirmektedirler. Son yıllarda Avrupa’da artan düzensiz göç hareketlerinin ve buna bağlı olarak yükselen güvenlikçi politikaların hem göçmenlerin insan hakları hem de Avrupa Birliği’nin temel normatif değerleri açısından ciddi sonuçlar doğurmasına dayanmaktadır. Bu bağlamda Paris Okulu’nun kavramsal çerçevesi, göçün siyasal bir güvenlik meselesi haline gelme süreçlerini anlamada kuramsal bir araç sunmaktadır. Çalışmada nitel bir yaklaşım benimsenmiş olup, doküman analiz yöntemi kullanılarak konu hakkında yazılan makaleler incelenmiştir. Avrupa Birliği’nin özellikle göçü giderek daha fazla güvenlik temelli bir sorun olarak çerçevelediği ve sınır kontrolü, dışlaştırma politikaları ve teknolojik denetim araçları yoluyla bu söylemi pratikleştirdiği görülmüştür. Bu bulgular, Paris Okulu’nun güvenlikleştirme kuramının Avrupa Birliği göç politikalarının analizinde açıklayıcı bir çerçeve sunduğunu ortaya koymaktadır.
Keywords
Abstract
This study examines the phenomenon of migration from the perspective of the security concept of the Paris School, which has an important place in the field of critical security studies in the discipline of international relations, and aims to analyze the security policies of the European Union towards migration. The Paris School offers a critical approach to security studies by arguing that security is a process of discursive construction rather than an objective threat. In this framework, migration becomes not only a demographic or economic issue, but also a phenomenon that is presented as a security threat by political actors through social perceptions. Especially through the concept of “securitization”, states and institutions turn certain phenomena into security threats. It is based on the fact that the increasing irregular migration movements in Europe in recent years and the resulting rise of security policies have serious consequences for both the human rights of migrants and the fundamental normative values of the European Union. In this context, the conceptual framework of the Paris School provides a theoretical tool for understanding the processes through which migration becomes a political security issue. The study adopts a qualitative approach and analyzes the articles written on the subject using document analysis method. It has been observed that the European Union has increasingly framed migration as a security-based problem and put this discourse into practice through border control, exclusion policies and technological surveillance tools. These findings suggest that the Paris School's securitization theory provides an explanatory framework for the analysis of European Union migration policies.
