Author :
Abstract
Bu çalışma, Fransa özelinde İslamofobi’nin zamanla nasıl daha kurumsal, sistematik ve doğrudan İslam karşıtlığına evrilme boyutunu incelemektedir. Özellikle aşırı sağ hareketlerin yükselişiyle birlikte, son dönemlerde Fransa’da Müslüman kimliğine yönelik söylem ve politikaların sertleştiği gözlemlenmektedir. Bu süreçte, popülist söylemler, kültürel ırkçılık ve ulusal kimlik vurgusu üzerinden İslam, “yabancı” ve “tehdit” unsuru olarak konumlandırılmıştır. Jean-Marie Le Pen döneminde daha çok marjinal kalan bu söylemler, Marine Le Pen liderliğinde kitlesel bir politik güce dönüşmüş ve ana akım siyaseti etkilemeye başlamıştır. Çalışmada, Fransa’daki laiklik anlayışının İslam karşıtı politikaları nasıl meşrulaştırdığı, başörtüsü yasağı, cami denetimleri ve Müslümanlara yönelik söylemlerin medya ve kamuoyundaki yansımaları ele alınmıştır. Kuramsal temelde popülizm, nativizm ve kültürel ırkçılık kavramları üzerinden yapılan analizlerde, İslamofobi’nin artık salt bir önyargı değil, yapısal bir ayrımcılığa dönüştüğü tespit edilmiştir. Aşırı sağın bu evrimdeki rolü, hem söylem hem de eylem düzeyinde detaylandırılmıştır.
Keywords
Abstract
This study investigates the evolution of Islamophobia in France into a more institutionalized and overt form of anti-Islam sentiment, with a specific focus on the role of the far-right. As far-right movements gained prominence, discourses and policies targeting Muslim identity in France have become more visible and rigid. Within this process, populist rhetoric, cultural racism, and appeals to national identity positioned Islam as a foreign and threatening element. While these narratives remained relatively marginal during Jean-Marie Le Pen’s leadership, they transformed into mainstream political power under Marine Le Pen. This paper explores how the French understanding of secularism legitimizes anti-Islam policies and examines the implications of headscarf bans, mosque inspections, and public discourses on Muslims. Grounded in theoretical frameworks such as populism, nativism, and cultural racism, the analysis reveals that Islamophobia in France has moved beyond prejudice to become a structural form of discrimination. The study details the role of the far right in this transformation, both at the discursive and practical levels.
