19. yüzyıl sonu Osmanlı yazarları açısından yeni bir döneme işaret eder; geleneksel edebiyat terk edilerek yeni, modern bir edebiyat inşa edilecektir. Bu inşa süreci içinde Batı’dan ithal edilen yeni bir edebi tür olarak roman merkezi bir yerde konumlandırılır. Tüm yazarların yeni tür romana atfettikleri birincil özellik gerçeğe benzerliktir. Romanını okurları eğitmek için bir araç olarak gören Ahmet Mithat da dönemin diğer yazarları gibi romanda gerçekliği çok önemser. Makale ve kurmaca eserlerinin önsözlerinde romanın imkân dâhilinde, olmuş ya da olması mümkün olayları anlatması gerektiğini savunur, “gerçek” hayatta gerçekleşmesi mümkün olmayan deneyimleri, olağanüstü durum ve olayları anlatan, sınırsız bir hayal gücünden beslenen anlatıların roman türüne yakışmadığını iddia eder. Ancak kurmaca eserlerine bakıldığında teoride savunduğu bu düşüncelerin pratiğe tam olarak geçirilmediği ve olağanüstü deneyimlerin romanların konusu haline geldiği görülür. İşte bu makalede, Ahmet Mithat’ın üç romanı, Dünyaya İkinci Geliş Yahut İstanbul’da Neler Olmuş, Çengi ve Cinli Han üzerinden yazarın romancılığında olağanüstüden beslenen hayalin neden anlatıda yer aldığı, işlevi ve neye hizmet ettiği tartışmaya açılacaktır.
The late 19th century indicates a new era for the Ottoman authors; traditional literature should be abandoned and a new, modern literature should be constructed. In this context, the new genre novel importing from the West has a central position. All the contemporary authors attribute similarity to reality as a primary characteristic of a novel. Like his contemporaries, Ahmet Mithat which evaluates his novel as a tool to educate the readers also gives importance to the reality. In his article and prefaces of his fictions he claims that a novel must include only the possible events and according to him, to tell about experiences which cannot be happened in the “real” life, supernatural situations and events and unlimited imagination ruin a novel. However, when his novels are analyzed, his ideas in theory cannot be realized in the practice and it can be easily seen that supernatural experiences become themes of his novels. Therefore in this article, through his three novels Dünyaya İkinci Geliş Yahut İstanbul’da Neler Olmuş, Çengi and Cinli Han, I will try to discuss imagination based on supernatural in terms of its reason and function.